top of page

Cemre'nin Blogu 5 Yaşında !

5 Sene önce bugün, bir karar verdim. Yaşamımı anılarda saklı tutmak yerine, iz bırakarak ardımda sürümeyi seçtim. O toy ve koyu duyguları, hafızamın insafına bırakmanın bir adım ötesine geçtim. Yetenekten çok, cesaret istedi bu adım. Duygularını paylaşmak bir şey, yayınlamak bambaşka bir şeydi. Bu yolda yürürken omzuma dokunan el, kulağıma fısıldayan ses, var oluşumun yegane gayesi: 'Kalplere dokunmak' idi. 5 Yılın ardından, duru bir saadetle söyleyebiliyorum, dokundum. Bir, ya da bin, ehemmiyetsiz, ben ulaştığım her kalbe, satırlarıma dökülen cümlelerle dokundum, kâfi. Küçük ve gerçek bir kitlenin yer yer gözlerindeki yaşların, bazı bazı buruk tebessümlerin sebebi oldum. Bu blogda ben, seninle beraber büyüdüm sevgili okur. Teşekkür ederim, kıymetli eşliğin için... Büyümek dedik, buradan sürdürmek istiyorum, bu dönem gündemim bu: 'Büyümek'. Son zamanlarda, içinde bulunduğum yaşamda 'Bir hayatı ödünç almış' gibi hissediyorum. Başka bir hayat bu, son 25 yılıma hiç benzemiyor. Mutlu, sakin, yerli yerinde, güvenli. 'Deli kızım ne işin var senin burada!' diyorum bazen kendime. Dramanın membaına, kaosun tanıdık sıcağına, alıştığım huzursuzluğa arkama bile bakmadan kaçıp gitmek istiyorum. Aşina acı, taze refahtan daha az korkutucu geliyor. Ama gitmem, gidemem, keza artık gitmek de istemem. Sevgili okur, deli kızınız duruldu, bahtiyar bir aşka teslim oldu. Yıllarım, yaşlarım böyle sürüp gidecek sanıyordum, hüzünlü ve biçare, daima yarım ve küstahça umutlu, kalemimden başka liman mümkün değil sanırdım. Aşkı acıyla harman yaşamak, tasvir etmek ve betimlemek şahsi sanatımdı. Aşk'a aşık, fakat asla aşkın bizzat muhatabı değildim. Aşk'ın bu formunun doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi şairler ve şiirler, şarkılar ve türküler. İnandım, biat ettim. Kendimi aşk'a adadım. Yalnızca hissedebilmek için yaşadım. Belki de mümkün olmayana duyduğum arzu, imkansızlıkları öncelik olarak seçmek, aşk' ın şanına ancak bunun yakışacağını düşünmemdendi. Fakat nihayetinde anladım, aşk'ı yazmak değil, yaşamaktı cesaret isteyen. Çünkü o geldi, masallardaki gibi büyülü bir şekilde değil, yaşamın olağan akışında tesadüf etti hayatıma. İlk görüşte aşk değildi, gözlerimiz kararmadı, dilimiz tutulmadı, doğru bildiğimizi unutturmadı, benliğimize gözlerimizi kapatmak mecburiyetinde bırakmadı. Zaman gerektirdi, dürüstlük gerektirdi, uyum gerektirdi. Dünyevi, somut ve gerçek duyguların eşiğine getirdi beni. Realistliğini hayallerimin üzerine dikti, dalgalı sularımın altındaki renkli dünyayı keşfetti, beni dönüştürebilme yetkinliğine erişti. Bana bir ilişki yaşamanın dinamiklerini severek öğretti. O benim "sevgilim" sadakat temelli, "uyum" temennili, "sevgi" ve "saygı" ile terbiye edilmiş bir aşk yaşıyoruz. Birlikte bir gelecek düşlüyoruz. Bu yolu, el ele, sakin, dingin, emin adımlarla yürüyoruz. Hayat, beni kendisine minnettar bırakıyor her geçen gün. Onu çok seviyorum, çok ama çok, gün be gün, çoktan da çok. Fakat sevgili okur, bilmem ki sezer misin bu duyguyu? Uzunca bir zaman, bir duyguyu, her zerrenle diledikten sonra, ona ulaştığın an, kısa bir süre hissettiğin sevinç, hemen ardından yerini kocaman bir boşluğa bırakıyor. "Peki ya şimdi ?" diyorsun. Bir ilişki kurmak, aşık olmak, aşık olunmak istedim, birinin elinden tutup yüreğimi ısıtmak, aynı düşle birlikte yürümek, bir yuva kurmak istedim. Artık buna sahibim. O zaman içimdeki bu boşluk neyin nesi? Şarkılar derin ve vurucu gelmiyor, acı çekemiyorum, çünkü fütursuzca mutluyum. Uçlarda değil, orta noktalarda, saadet içinde yaşıyorum duygularımı. Fakat, aşırı olmayan hiçbir duygu kalemimden satırlara taşmıyor, üretemiyorum, ilham bulamıyorum sağlıklı duygulardan. Artık kendimi "Deli kız" gibi hissetmiyorum, aklı baliğ, yerli yerinde adımlarım, duruluyor, arınıyorum çünkü büyüyorum. Zamana yenik mi düşüyorum, yok olmak yerine adapte mi oluyorum, kırılmamak için esniyor muyum henüz kavrayamıyorum. Necmettin Bey bu durumu "O kadar uzun süredir hastasın ki, sağlıklı olmak, asıl hastalık gibi geliyor" diyerek betimledi. Belki de celladıma aşıktım, aşk'a duyduğum aşk'a. Daha önce de böyle sağlıklı olması muhtemel ilişkilerin kıyısından geçmiştim, fakat her birine arkamı dönüp koşar adım uzaklaşmıştım. Fakat o, başka, bambaşka. Bana ilk sarıldığında, sıkı sıkı sarmaladığında, beni kocaman elleriyle kavradığında anladım, o kolların nihai limanım olacağını. Sonra kapıldım, onun akışına, döngüsüne, o büyülü tuhaf sıcağına kuruldum. Kendimi bu akışta tutabilmek, sakin ve ılımlı kalabilmek, istikrarlı ve stabil bir duyguya sahip çıkabilmek, deli kızınız için şahane bir ivme. Kendime, sevilmeyi hak gördüğüm için, korkmadığım, tutunduğum için, saadet dolu bir hayatı, biçare tutkuya değişmediğim için, yıllar sonra kalbimden bir parça olan çehrelerle çevrili, uzun bir masada huzurla oturup, "Ben aşk'ı yazmakla durmadım, onu yaşadım, yaşattım ve büyüttüm" derken, buğulu gözlerle çocuklarımı seyredebilme ihtimalini seçtiğim için teşekkür ederim. Ah, aşk'a aşık Cemre Delier, ah benim deli kızım! Hamurun değişmiyor, şekilleniyor, asıl şimdi kozana veda edip gökyüzüne kanatlarını açıyor kelebeklerin. Korkma, yaşamayı seçtin, korkma yüzünü karanlıktan çevirdin, korkma değişmedin, dönüştün, eksilmedin, fazlalıklarından arındın, tamamlandın. Deli kızım, korkma, kalbinde sakladığın, kalemine fısıldadığın sihrin, bu duyguları da tanıyacak, mutluluğa da ait olacak, sükunet içindeki bahtiyarlığı da sahiplenecek, bu duygular da kaleminden dökülecek, kalplere dokunmaya devam edecek, zamanla, zamanla, her zaman olduğu gibi.


Sevgili okur, yillar boyu "Aşk" benim inancımın mayası oldu. İnandığım elem dolu, gam yüklü aşk'a tutunarak yürüdüm, geçtiğim her yolu. "Acı" duygusuyla hem hâl oldum. Ve biliyor musun, bunu usulca sevdim. Acıyı hissetmeyi, yorumlamayı, ifade etmeyi; Aşk'ın umuda ihanetini, -rağmen' lerle biçare sakladığı ışığını, zaafında tuttuğu giz olmayı sevdim. Bugün talihimin bana sunduğu aşk'ın bu aydınlık formunu, ise cahil cesaretiyle reddetmek yerine, kefaret ve mükafat olarak tazminat kabul ediyorum.


Aşk'ın kuşu, minik Serçe, Sezen'im dahi aşk'ı bin bir dille tasvir ettiği yıllar sonra ne diyor biliyorsun 'Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de' Bu da aşk'ın kendisine sadakatle biat eden sahibine hürmetidir.


Sevgili okur, 4 sene önce 'İki bahar eksik' adında hayli buruk bir yazı yayınlamıştım. Annemin bir arkadaşı yazıma denk gelip okumuş ve anneme 'Bir bahar aşk'ı bulur, ertesi bahar gelin olur, 2 baharlarını telafi eder umarım' demişti. Kalbime dokunmuştu bu ince ve anlamlı dileği. Bu bahar aşık oldum, önümüzdeki bahar'ı sevgilimle düşlüyoruz her gün. Hayat, benden aldıklarını lütfuyla geri vermeye niyetli, ben de bu mükafatın kıymetini bilmeye. Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim hayatıma. Sevgili okur, biçare aşıklara, umuda sarılanlara ışık olsun bu yazım, hazan kışın sonu süslü bahar, naif bahar daima umutlu.


Aşkla kalın, her formunda daima.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Comments


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page