top of page

40 mum

Bilirsiniz hep söylerler, bir insan sevdiği birini kaybettiğinde yüreğinde kırk tane mum yanarmış. Her gün birisi söner, gittikçe soğurmuş içi. Fakat 40. gün geldiğinde o son mum, orada kalırmış, hiç sönmez, ara sıra da alevlenip kendini hatırlatırmış. Gerçekten bu kadar kademe kademe mi ilerliyor alışma süreci? Tek yapabileceğin durup o 40 günün geçmesini mi beklemek? Bu sanırım genel anlamda ölümleri baz alan bir kaybetme deyimi, ama ben bundan bahsetmiyorum. Ben birini kaybettim ama karşımda dimdik duruyor. Gözlerime bakıyor, konuşuyor, gülüyor, sohbet ediyor. Ama onu kaybettiğimi biliyorum. Belki ölüm çok daha kolay anlaşılabilir. Doğdu, büyüdü, yaşadı ve öldü. Artık yok, gitti. Ama hala nefes alan birini kaybetmek çok ağır. Yanındayken ona ulaşamadığını hissetmek ve dahi sadece gözlerinle anlaştığın bir insanla saatlerce konuşup, tartışıp anlaşılamadığını hissetmek. Bir yere kadar incelen o ipin o anlık kopuşu hayatlarda büyük bir uğultu etkisi yaratıyor. Bir anda hissettiriyor kendini sadece bakışlarındaki eksiklik, yüzündeki ifadesizlik. Frida’nın Diego’ya yazdığı veda mektubunun en can alıcısı cümlesiydi belki de “Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını hissettiğimde vazgeçtim.” Eğer derin bir aşk yaşandıysa iki insan arasında bu bakan insanın ‘o’ olmadığı ilk bakışta anlaşılır. Onu kaybetmişsin, ama orada duruyor. Elini uzatsan ucunda ama “Buradasın, dokunamıyorum çok saçma; içim gidiyor, sarılamıyorum çok saçma.” Hayatın bu bizi önce birbirimizin kalbine, koynuna sokup sonrada iki ayrı yaka gibi ayırmasına; Önce hiç kaybetmeyecekmiş gibi sahip hissettirip sonra hiç kazanmamış gibi elimizden çekip almasına alışmalı ve sükunet içerisinde hazmetmeye çalışmalıyız belki de bilmiyorum. Ben gerçekten başka bir yol bilmiyorum. “40 mum” yazımı Meral Okayın bu durumu en iyi ifade eden ve yüreğime nakşettiğim sözü ile kapatmak istiyorum; “O gidecek, engel olamıyorsun. Ne tıpla, ne aşkla, ne duayla” Gidenlere selam olsun!

Son Yazılar

Hepsini Gör
Silinmek istemiyorum

Hiçbir yazar, şair ve bilimum yazmakla uğraşan insan mutlu değildir. Onların mutlu bir hayat sürmeleri imkansızdır. Mutlu insan neden...

 
 
 
Hayaletlerimiz

Geçen gün yanımdan çok tanıdık bir koku geçti, başımı kaldırdığımda sadece göz göze geldik ve yollarımıza o anı unutarak devam ettik....

 
 
 
Yaşarken anlaşılmaya mecburum

Buz gibi bir havada günler sonra yazımın başına geçiyorum tekrar. Uçsuz bucaksız karanlığımda kaybolmuş gibiyim. Güneş kadar parlamak...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page