top of page

Akan her su, yolunu bulur mu ?

Felsefe düşkünü, düşünür, drama queen başlığımı attığıma göre girizgah bölümünü pas geçebilirim. Konu başlığına gelecek olursak, akan her su yolunu nasıl bulsun? Sahi, o suyu gerçekten akışına bırakabiliyor muyuz da yolunu bulmasının bekliyoruz? Ben bırakamıyorum mesela, neyi, nasıl hissediyorsam dışarıya en saydam haliyle gösteriyorum! Seviyorsam yüzüne yüzüne bağırmak istiyorum sevgimi, nefret ediyorsam da şak diye söylemek istiyorum. Günümüz dünyasında pek mümkün olmayan bu isteklerimi asla gerçekleştiremeyecek olduğumu bilmenin hüznüyle köşeme çekilip herkes gibi rollere bürünüyorum. Bu rollere büründükçe kendi benliğimden her geçen gün uzaklaşıyorum. Bunun belki de en güzel örneği günümüzde ayrılan kadın ve erkek rolleri. Kızların kuralları adlı bir kitap vardır. Hiç yazılmadı, basılmadı ama herkes bilir. Madde 1.Kaçan kovalanır. En net kuraldır. Hiçbir erkeğe ondan hoşlandığımızı, hatta daha çok kısa bir süredir hayatımızda var olmasına rağmen içimizde ona dair bir sevgi büyüttüğümüzü, sebepsiz yere kalbimizde bir yer verdiğimizi ASLA söyleyemeyiz. Büyük günah, kızlar kuralı kitabına aykırı! Kadınlar hep ağırdan alır, kendini naza çeker, 5 dakika geç gelen bir mesaja 15 dakika sonra cevap verilir, telefon 3 kere çalmadan açılmaz, buluşmalarda kızlar bekletilmez beklenir bla bla bla…Böylece sürüp gider kendi duygularımızla kavgamız… Seven, sevdiğine sevdiğini söylese hiç uğraşmayacağız aslında öyle değil mi ? Hem de gönül rahatlığıyla, derin bir oh çeker gibi ! Ama biliyor musunuz beyler, bu bahsettiğim kızların kuralı adlı baş yapıt öyle can sıkıntısından yazılmadı. Sizler yazdırdınız bize bu illeti. Sevilmenin bir lütuf olduğunu göremediniz, Özetlemek gerekirse, bu gömleği siz diktiniz ama nedendir bilinmez biz de seve seve giyindik. Ne yazık ki çoğunluğunu siz oluşturuyor olsanız da kızlarda da durum pek farklı değil. Hep zor olan isteniyor, neden? Neden sevginin değeri bilinmez? Bunları söylerken bu soruyu tüm insanlığa değil aslında sadece ve sadece kendime soruyorum. Bu güne kadar uğruna savaş vermediğim hiçbir şeyi kazanmak keyif vermedi bana. Aşk bir kazanç yada bir kayıpla sonuçlanan bir savaş mı gerçekten ?Duyduğumuz hikayelere, izlediğimiz acıklı filmlere ve yüksek dozda aşk içerikli yaz dizilerine, dinlediğimiz o yürek sızlatan şarkılara, türkülere bakılırsa aşk çok daha başka bir şey olmalı. Uğruna ölünen ve daha da zoru uğruna bu hayatta yaşanılan bir duygu! İnsanın 5 duyu organını, beynini, fikrini, mantığını, doğrularını yok eder! Hiç yaşadın mı dersen, şimdi bakıyorum da sadece yanılgıdan ibaret duygularımı bununla adlandırmışım. Sonuna ünlem koyduğum son iki cümleyi aşkın tanımı sanmışım. Ama aşk öldürmez ki, aşk hiçbir şeyi yok etmez sadece var eder. Bir insanı sevmek nasıl böyle bir hale döndü? Sevmekten korkuyoruz inan. Kalp kırmaktan, hakaret etmekten, düşman olmaktan, her sinirlendiğimize kaba kuvvetle girişmekten, bir insanı öldürmekten, birinden bir şey çalmaktan değil, Sevmekten korkuyoruz. Belkide çok sevmenin de yeterli olmadığını gördüğümüz anlardı bu büyük kırılma noktamız.Bir elma çürük çıktı diye bütün kasayı attık çöpe! Bu düşüncemin bir adı var mı bilmiyorum, ama ben bu mahvolmaya yüz tutmuş dünyamızı sade sevginin, merhametin ve dürüstlüğün kurtaracağını düşünüyorum. Ne demiş şair, bir insanı sevmekle başlar her şey !

Son Yazılar

Hepsini Gör
Silinmek istemiyorum

Hiçbir yazar, şair ve bilimum yazmakla uğraşan insan mutlu değildir. Onların mutlu bir hayat sürmeleri imkansızdır. Mutlu insan neden...

 
 
 
Hayaletlerimiz

Geçen gün yanımdan çok tanıdık bir koku geçti, başımı kaldırdığımda sadece göz göze geldik ve yollarımıza o anı unutarak devam ettik....

 
 
 
40 mum

Bilirsiniz hep söylerler, bir insan sevdiği birini kaybettiğinde yüreğinde kırk tane mum yanarmış. Her gün birisi söner, gittikçe...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page