top of page

İyi ki doğdum...

İyi ki'lerimin, keşkelerin yerini aldığı 26. yaşım, elveda...

Ben bu yıl, bir küçük ömür izini sürdüğüm, yolunu gözlediğim 'aşk'ı bulduğum kalpte yuva kurdum, kuruldum düşlerimin üzerine... Ben bu yıl, umduğumu bulduğum talihimde, gelincik oldum... Ben bu yıl ehlime denk bir eşe, onunla bir eve, bir yaşama, bir mutfağa, bir market alışveriş listesine sahip oldum... Ben bu yıl -hayatımda ilk defa- ev ekonomisine, düzen kurmaya ve devamlı kılmaya, beslenmemin dengesini avuçlarımda tutmak için göstermem gereken çabaya, bir çatı ve dört duvarı yuva yapmaya gösterilen emeğe, hayretle bakabakaldım... Bu yaşımda bir karar mercii olma, yüksek benliğimle sorumluluk alma ve iki kişilik düşünme, hissetme, yaşama yetisine eriştim. Ben bu yıl saadetli yeni bir aileye, ikinci bir soy-a sahip oldum. Ben bu yıl köklerimi farklı bir iklime taşımayı, doğru bildiğim ne varsa sorgulamayı, sıkı sıkı tutunduğum inançların hepsinin aslında benimle gittiğim her yere gelmek zorunda olmadığını, dönüşümün vazgeçilmez, yeniliğin enfes olduğunu fark ettim... Kırılmamak için esnemeyi, önce 'Ben' diyebilmeyi, bunun bencillikten ziyade, öz şefkat olduğunu, rekabet edenle yarışmamayı, ne kadar anlatırsan anlat, herkesin anlayacağının kendi algısı kadar olacağını, kimseye kabından fazlasını yüklememeyi, beklentisiz bir hayatın sürprizlerini, olanı olduğu gibi kabul edebilme erdemini, hayra yormayı, her zaman iyilikten hoşluktan dem vurmayı, kendimi mükemmellikle engellememeyi, iyi'nin, 'en iyi'den az fakat hiç'den çok olduğunu kendime sürekli hatırlatmayı öğütledim. Ben bu yıl konfor alanımdaki işi terk ettim ve kendime, kendimi, kendimle tamamlamak için bir şans verdim! - kıymetli eşimin yüce desteği ve benden gözlerime baktığı ilk andan beri esirgemediği itimatı ile... Ben bu yıl bir 'yetişkin' olarak yeni doğdum ve bugün, ilk yaşımı alıyorum, iyi ki doğdum, tekrar, tekrar, tekrar....


Sevgili okur,

Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım...

Geçmiş zamanlarımın yakın şahidi, aktüelden bihaber, yazılarımda da sıkça bahsettiğim Necmettin Bey, ruhumda, sanata ayrılan geniş odanın drama ile dekore edildiğini ve henüz boş olan bu odada yankılanan seslerin, ancak yazmak ile doldurulabileceğini, her kelimenin bir obje yerine konulabileceğini, 'yerli yerinde' hazzına ancak bu parçaları bir araya getirerek erişebileceğimi anlatmıştı. Tam 7 senedir her adımıma, her büyülü hissime, ilklerime ve sonlarıma, kararlarıma yeniden yeniden aldığım kararlarıma, açığa vurmaktan gücenmediğim şeffaf hayatıma, kalplerde edinmeye çalıştığım yer'e, bırakmaya gayret gösterdiğim iz'e fakat en derininde, hamında, ana teması 'Aşk'ı, arayan o deli kızın öyküsü 'ne eşlik eden blogum, Aşk'ı nihayetinde bulmamla ve hayatımın tezahür edemediğim bu mucizesini, 'Bir istiridyenin, kıymetli incisini sakladığı gibi...' saklamak, sakınmak arzusu içerinde terkedilmiş, avare bırakıldı tarafımdan. Kalemimi yontup, öpüp, heybeme saklamamla, ruhumdaki o dramadan köklenen, beslenen geniş oda yalnız, ıssız kaldı. Aşk'ı yaşamak, yazmaktan müstesna; sükunet, dramaya galip geldi. Hayatın içinde var olmak, bir düzenin içinde kavrulmak, beni daha bütün ve durgun biri haline bürürken, hiç yitirmediğim o deli kızı, artık çehreme yayılan bir gülümsemeyle anımsadığım günleri getirdi. Kelebekler, benim o kelebeklerim, nasıl unuttum kozalarından çıkmak mecburiyetinde olduğunu, karnımda hissedebilmem için onları? Değiştim, mecburdum... Yetiştim, aksi mümkün değildi, Dönüştüm, bunu seçtim ve memnunum... Öğrendim, öğrettim, sakladım heybeme aldığım tüm dersleri ve ben... Cemre Delier Şahin, yolculuğumun taze bir durağında, mazimin her enstantenesine minnettar, müstakbel günlerim için düş doluyum.


Sevgili okur, hayatım boyunca ilk adımları atmaya cüret gösterdim, fakat sebatla ilerlemek konusunda noksan kaldım... Nadide fikirlere gebe zihnimi ivedilikle sunmaktan ar etmedim fakat hep daha'sını umarak kendi yoluma taşlar döşedim, ilham vermekten, almaktan gücenmedim fakat özüme sadakat ile çemberimin dışına adım atamadım, şahsına münhasır olmakla övündüm, fakat hep geç anlaşıldığımı hissederek kırıldım, Daima önce kendimi kendim övmeyi ve herkesten önce kendimi önce kendim yermeyi benliğime tembih ettim. 2018'de Blogum, 2023'de Podcast kanalım, 2024 yılında ilk kitabım ve bugün, özel albüm niteliğindeki sosyal medya hesabımın dışına çıkarak yeni bir alanda, hislerimi, farkındalık anlarımı, yaşamın mucizelerini, gönderilen işaretleri, yolculuğumu daha saydam bir zeminde, kalemimde rastladığım sihri üzerine serperek paylaşmayı, izimi sürümeyi ve saklamayı, eş duygularla paylaşmayı, 17 yaşımdan, 27 yaşıma, düşüm ilkem, cümlem 'kalplere dokunmayı' hayata geçirmeye, kendimi doğduğum gün, yeniden doğurmaya niyet ediyorum. Kalemimi buruk, bunca yıl eşliğini esirgemeyen blogumu tenha bırakmayı reddediyorum... Aşk, ey aşk! Yüce, ulu, sebep aşk!


Aşk'ı bir çift kahve gözde buldum, kırk yıl hatrı var, yudum yudum canı gönülden hibe ettim ömrümün her anını. Aşk, aşk, aşk seni artık bir yerde aramıyor, her yerde, her an buluyorum... Yuvamdaki saadet, mutfağımdaki bereket, kalemimdeki ilham ve bir gün karnımda büyüyecek evlat, onunla yaşayacağım tezahür etmesi güç, yeni ve bakir duygular. Her birinde aşk mevcut biliyorum, seninle var oluyor yaşam... aşk ey aşk..


Sevgili okur, bu yolculukta bana eşlik ettiğin için çok mutluyum.

Umarım yeni yolculuklarımda da elimden tutmayı bırakmazsın...

Hayatımın 27. sayfasında, yeni evli genç bir kadın olarak, hala başlamaktan umudunu yitirmeyen, kendine inancını diri tutan, merkezinde aşk, çevresinde pervane deli kızınızdan sevgilerle....

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page