top of page

Neden böyle oldu?

Yazdıklarımın ufak tefek yaşanmışlıklar sonucu alınan dersler değil de, büyük bir kırılma noktasının sonucunda öğrendiklerim oldugunu anlatmak için attım bu başlığı. (Başlıkla derdim hiç bitmeyecek) Kırılma noktası dediysem, fiziksel olarak da kırıldım.. 5 ay kadar öncesinde, yakın bir geçmişte 4 kemiğimin kırılmasıyla sonuclanan korkunç bir trafik kazası geçirdim. Hayatımda ilk diyebileceğim bir sürü şey yaşadım. İlk kez ambulansa bindim, ilk kez sedyede yattım, ilk kaz hastanede “kırmızı alan” diye tabir edilen o ölüm kalım savaşı verilen alana girdim. Hastanede ağrım ve acımdan yakınırken, yanımda yatan hasta öldü. Tam tamına 6 hafta boyunca bakıma muhtaç olarak yattım evde. Annem bir bebekmişim gibi baktı bana. Sabahlara kadar sızım dinmedi. Kaç geceyi göz yaşım dinmeden sabaha bağladım kim bilir. Ruhum bedenimde hapisti. Üstelik ruhum da en az bedenim kadar acı çekti. Normalde günlük hayatımızda farkında bile olmadan gerçekleştirdiğimiz eylemler benim için bir lütuftu. 1 ay sonra hafifçe dik oturabildiğimde annem su ve tas getirdi yüzümü yıkamam için. Suyla buluşmamı size anlatmam mümkün değil. 6 hafta sonra ayaklarımı yere ilk bastığımda hissettiğim güç ve minneti ifade edecek hiçbir cümle yok. Üzerinden vakit geçse bile ben hala her gün uyanıp ayağa kalktığımda inanamıyorum ayakta olduğuma. Ambulans sesi duyduğumda hala boğazım düğümleniyor, gözlerime endişeyle bakan o turuncu yelekli ambulans görevlisi geliyor aklıma. Bedenin ve ruhun bir travmayı atlatma süresi 6 ay diyorlar. Bedeni bilmem ama ruhun atlatma süresi tamamen değişir. Böyle zor dönemlerde insanlar beyinlerini uyuşturmayı seçebiliyorlar, keza ayık kafayla bu olayı kaldırmak pek kolay olmuyor. Ama ben hiçbir ilaç kullanmadım. Ne bir antidepresan ne bir uyku ilacı. Çünkü bu benim başıma geldiyse, bundan öğrenmem gereken bir şey oldugunu düşündüm hep. Ve inanır mısın bilmiyorum gerçekten büyük farkındalıklar yarattı bu olay benim hayatımda. Rayından çıkmış hayatımı apar topar topladı. Bu bir işaretti. Dur(!) demekti. Kendi irademle durmadığım için, yukarıdan bir güç cebren durdurdu beni. Daha acısız bir yolu olmasını dilerdim. Ama inan bana, gercekten inan. Başına bir felaket geldiği zaman yanında promosyon olarak o duruma göstereceğin sabır, o durumdan alacağın dersler, o derde derman olacak insanlar, güç, kuvvet ve dirayet de beraberinde geliyor. Ben ki, kan aldırdığımda bayılan bir insandım yattığım yerde 12 saat boyunca her saat başı kan alındı, bütün elim de kolum da damar yolları açıldı her yerim kırık dökük kuzu kuzu yattım o hastanede! Hala düşündükçe delirecek gibi oluyorum ama işte Allah o an o gücü bana verdi. Kendime hapis olduğum o 6 hafta boyunca elimi bir an bile bırakmayan insanları gördükçe şükrettim. Hayatımdaki gerçekleri görme fırsatını çok erken yakaladım. Karanlık çökünce, herkes uykusundayken kendimle baş başa kaldığımda kendimle de yeniden tanıştım. Uzun lafın kısası ben biliyorum ki her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi var ve beni kıran bu nokta hayata çok daha farklı bakmamı sağladı. Herkesin dilinde bir söz “Ölüm var ölüm!” Ölüm var da bu dünyanın hali ne? Ölüm varsa ne için çalışıyoruz, ne için çabalıyoruz. Madem öleceğiz sonunda, neden burdayız ve neden sonunun belli olduğu bir hayatı yaşıyoruz? Tüm bu soruların cevabı için YouTube kanalıma abone olab…. ahsjdjdjs yok yok ben düşündükçe yazıyorum, yazdıkça buluyorum hadi bakalım umarım sofie’nin dünyası gibi bir blog olmaz burası !

Son Yazılar

Hepsini Gör
Silinmek istemiyorum

Hiçbir yazar, şair ve bilimum yazmakla uğraşan insan mutlu değildir. Onların mutlu bir hayat sürmeleri imkansızdır. Mutlu insan neden...

 
 
 
Hayaletlerimiz

Geçen gün yanımdan çok tanıdık bir koku geçti, başımı kaldırdığımda sadece göz göze geldik ve yollarımıza o anı unutarak devam ettik....

 
 
 
40 mum

Bilirsiniz hep söylerler, bir insan sevdiği birini kaybettiğinde yüreğinde kırk tane mum yanarmış. Her gün birisi söner, gittikçe...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page