top of page

ASSB

Yani Ankara sonrası stres bozukluğu. Her Ankara dönüşümde yaşadığım, beni 2-3 gün boş bir tavana derin derin baktıran ve havadan nem kaptıran, pireyi deve yaptıran ruh haline sürükleyen durum. Ankara, Ankara'm. Hani şimdilerde herkesin dilinde olan, bizim geçen seneden beri Pinhani yorumuyla söyleyip durduğumuz 'Dünyadan uzak' şarkısı var ya. İşte Ankara benim için 7 yaşımdan beri dünyadan uzak. Ananemi gökyüzüne uğurladığımızdan beri, Ankara'ya evimizin sokağına girdiğimiz andan itibaren bu şehrin havasında, suyunda, kokusunda, toprağında, çiçeklerinde, yeşilliğinde her yerinde ondan bir iz buluyorum. Silik bir hatıra da olsa burnuma gelen bir koku onun koynundaki kokuyu andırıyor bana. Bu kokuyu yalnız orada bulabiliyorum. 15 yıldır içinde ananemin bulunmadığı Anane evimiz, cennetin hafızamdaki siması benim için. Koşulsuz sevdiğim, sevildiğim, güvende olduğum, arkama yaslanabildiğim, hiçbir niyetin arkasına bakmak zorunda kalmadığım, parlayan gözlerin içinde hinliğe rastlamadığım, kahkahalarımda ve haykırışlarımda benimle, benim için hep orada olacak büyük ailemi içinde barındıran şehir Ankara, Ankara'm. Ve İstanbul... Doğduğum, büyüdüğüm, öldüğüm ve tekrar kendimi doğurdum şehir. Karmaşık bir tutkuyla, aşkla bağlı olduğum şehir. Mücadele şehri. Kalbimdeki ilk sızının, sırtımdaki ilk bıçağın, gözlerimdeki ışığın, ruhumun en saf hallerinin, iki yana düşen kollarımın, nefesimi kesen nadide anların yegane şahidi, beni benimle tanıştıran, beni benden ayıran şehir. Yine buradayım. Ana kucağımdan ayrılıp, dikenli yollarında gül’e koştuğum şehirde. Üzerimde belirli belirsiz bir agresyon ve yoğun bir tepkisellik var. Önüme geleni devirip geçmek, gökyüzüne avazım çıktığı kadar bağırmak ve yoruldum diye haykırmak istiyorum. Henüz gençliğimin baharında bu kadar kırılmış, dökülmüş olmak mahvediyor beni. Kahroluyorum. Bütün bunlara rağmen dinmeyen umudum ve çabama ayrıca kızgınım. Kendimi akan suya bırakamayışıma, içimde susmayan pişmanlıklara, dinmeyen suçluluk duygularıma, her şey bambaşka olabilirdi diye uğuldayan kulaklarıma, geç kaldığımı söyleyip duran beynime, sevmeyi sevilmeyi bilmeyen kalbime, farklılıktan yılmayan ruhuma sitem doluyum. Sanki 22 yıldır kızdığım, üzüldüğüm, pişman olduğum, kaybettiğim her şeyin acısını, bir anda taze taze yaşıyor gibiyim. ASSB Tam olarak böyle bir şey. Bambaşka iki duygunun timsali iki ayrı şehir arasındaki her yolculuğum dönüşünde böyle bir katarsis doğuruyor. Bu hisleri de özümseyip ömrümden 5 yıl eksiltecek ve hava değişimini ruhsal değişimimle dengeleyip mücadelemi sürdüreceğim. Merhaba İstanbul, yine ve yeniden.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İyi ki doğdum...

İyi ki'lerimin, keşkelerin yerini aldığı 26. yaşım, elveda... Ben bu yıl, bir küçük ömür izini sürdüğüm, yolunu gözlediğim 'aşk'ı bulduğum kalpte yuva kurdum, kuruldum düşlerimin üzerine... Ben bu yı

 
 
 
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page