top of page

AYNAYA KARŞI İHTİLAL

Sevgili okurlarım nasılsınız, her şey yolunda mı, sağlığınız yerinde mi? Sağlık... Ben umutla başladığım bu yılın ilk haftasında da yataklara düşmek suretiyle influenza geçirdim. Gerçekten çok sarsıcı ve korkutucu bir süreçti. Fakat beni bir anda yatağa düşüren hastalık, tam 5 gün sonra bir anda geçip gitti. Çok şükür, şimdi iyiyim. Fakat doktorumun sürekli 'bağışıklığın çok düşük, mecbur olmadıkça dışarı çıkmamaya çalış' sözünü kendime emir telakki ettim. Ocak ayının ilk 20 gününde en fazla 5 defa dışarı çıktım onlar da okul içindi. Okul için... Zaten son günlerde ne yapıyorsam okul için. Mezun olabilmek için... Akademik hayatımın en yoğun çalışma sürecini geçiriyorum, çok yoğun bir stres altındayım. Bir dönem değil, bir saat daha okulumun uzamasına tahammülüm kalmadı. Nihayetinde hak ettiğim diplomamı elime almak, kepimi gökyüzüne fırlatmak için gün sayıyorum. Tabii ki sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerimle birlikte. Bir şeyleri zorunda olarak yapmak bana iyi gelmiyor sevgili okur. Geçen dönemlerde beni zorlayan, sıkıştıran tüm dersleri seneye hallederim diyerek bıraktım. Kendimi hiçbir şey için zorlamayı sevmiyorum beni fiziksel olarak hasta ediyor. Ama şimdi seneye yok, beni yoran, zorlayan, sıkışmış hissettiren ne varsa tam olarak şu anda yapmak zorundayım. Zorundayım ve yapıyorum. Bu süreç de böyle sürüyor. Sürüyor, sürmek… süre... Bu sürede benim kız kardeşim, Hanfendi'm üzerine 40 gün 40 gece düşünülen, masallardaki gibi bir evlenme teklifi aldı. Daha dün, kantinde birlikte sıra bekliyorduk, etütten çıkıp lunaparka gidiyor, teneffüste bahçeye mi insek kantine mi diye düşünüyorduk... Şimdi onun parmağında bir yüzük, nereye gidiyorsun hanfendi, bahçeye mi, kantine mi ?.. Daha pitos yiyecektik... Ve bana yine 'Ben hayatın neresindeyim' perileri geldi. Arkadaşlarım yuva kurmak için bir yola girerken, ben henüz yuva kuracağım insanla tanışmadım bile... Annemin bana hamile kaldığı yaştayım... Bu düşüncelere kapılmışken Gül güzeli bana 'Sen nasıl bir evlenme teklifi almak isterdin?' diye sordu. Sevgili okur, benim bundan yıllar önce düğünümün girişinde çalacak müzik dahi belliydi. Fakat şimdi gözümün önünde bile canlanmadı, bir hayal dahi kuramadım. O an, uzun süredir evliliği yalnızca hayatımdaki duygusal iniş çıkışların son bulması, zorlu ilişki denklemlerinin tamamlanması, hayatımda yeni bir evreye geçmek için istediğimi fark ettim. Aşk bunun neresinde, ey aşka aşık Cemre Delier? Hissediyorum, kalbimin en derinlerinde, içimde hissediyorum, ruhum sancıyor. Bir kalbe ait olamamak, gerçek duygulardan köşe bucak kaçmak, her gece ve her sabah tarif edilmez bir huzursuzlukla uyanmak, kalabalıklar içinde yalnız hissetmek, kahkahalarla neşe saçtığın her yerden gözyaşlarını saklayarak çıkmak, yarım hissetmek, eksik hissetmek, boşlukta sürekli düşmek. Hovarda hayatın görünmez yüzü. Beni tamamlayan bir erkek değil, yada bir ilişkim olmadığı için eksik değilim. İstisnasız her kadın, istediği an ve zamanda ilişki kurabilir. Ben ilişki kurmak değil, sevmek istedim. Büyüleyici, masalsı, unutulmaz bir hikaye yazmak istedim. Zaten böyle olmayacaksa olmasın! Hep bu konuda da direndim. Ben başarılı bir iş insanı olmak istediğim kadar, kendime aşkla ısınan sıcacık bir yuva da kurmak istiyorum. Özgür olmak istediğim kadar bir yere bağlı olmak da istiyorum.

Genç anne olmak istiyorum, annem gibi. İstiyorum istiyorum... İstediklerim ve hayatta yaptıklarım birbirinden çok başka. Güvenli alanımdan bir an bile ayrılmak istemiyorum. Filmleri bile sonunu bildiklerimden seçiyorum. Hiçbir heyecana, yürek çarpıntısına yer vermeyip hayatımda tutku arıyorum. Kaygılarım üst düzeyde. Pandemi asla bitmeyecekmiş gibi geliyor bazen. Yapmak istediklerimin önünde kocaman dikiliyor. Maddi olarak, herkes gibi, hayatımın en kötü dönemindeyim. Her şey çok pahalı ve ben hayatımda ilk kez çalışmıyorum. Çalışmıyorum, çalışmıyorum... Çalışsam nerede çalışacağım... Henüz 20 Yaşında kendi şirketini kurmuş biri, artık nerede çalışır? Okuyorken çalışmak, herkes için takdire şayandı. Ya şimdi? Olması gerekenden fazlası nasıl olacağım ve neden olmak istiyorum? Tüm ailem ve arkadaşlarım 'Sen henüz öğrenciyken neler neler yaptın, bir de mezun olduktan sonra kim tutar seni!!!!' Ya hiçbir şey yapamazsam? Üzerimde kimsenin sorumlusu olmadığı bir baskı var. Ama biliyor musun sevgili okur, kendime karşı gösterdiğim bu tavır psikoterapistim tarafından 'Kendinize psikolojik şiddet uyguluyorsunuz' olarak değerlendirildi. Psikolojik şiddet... Kendime... Aynen böyle dedi. Hatta bu yüzden geçmişte beni psikolojik şiddetle tanıştıran insanı sürekli hatırlıyor 'Ben kendimi yeterince hırpalayamıyorum, gelse de birlikte beni bir güzel hırpalasak' diyormuşum.... Bazen duruyor olmak ve akışta kalmak da hayata dair bir süreçmiş. Nasıl ya? Durmak ne demek, ben hiç durmadım. Üretken olmamak, öylece durmak, çalışmamak, kazanmamak, fayda sağlamamak. Ben hiç bu anlarda kalmadım. Hep bir amacım vardı, hep bir hırsım hayata dair. Şimdi yalnızca gelecekten korkuyorum. Beni bekleyen belirsizliklere ilerlerken gün be gün. Beni yalnızca çalışmak kurtarır biliyorum. Biliyorum, biliyorum... Her şeyin en iyisini ben biliyorum.... Ah be deli kızım, bir dost anlatsaydı sana böyle dertleri, sen ne de şefkatli yaklaşırdın ona kim bilir... Kendine vakit ayırmasının, dinlenmesinin de üretkenliğini besleyeceğini ona anlatır ve onu buna inandırmadan, ruhunu ferahlatman bırakmazdın.. Neden kendinden bu kadar fazlasını bekliyorusun daima? Neden? Aynaya baktım. Sevmek için uzun zaman harcadığım bedenime ve yüzüme. Böylesi ihmalkarlık! Düzensiz bir düzen tutturup, sağlık kaygılarıyla dolarken, sağlıklı yaşama dair hiçbir adım atmayan kendime baktım. Yine kızdım ne yalan söyleyeyim ama bu defa kızıp geçmedim. Dedim ki, Hadi kızım, bunu düzeltelim. Kendimizi akışa bırakalım, bir de bunu deneyelim. Bir hafta oldu çok yeni, kendime kızmayı, kendime şefkat duymakla yer değiştirdim. Sağlıklı ve düzenli yaşıyorum ve bu benim hem bedenime, hem ruhuma çok iyi geliyor. Hiç izlemediğim filmleri izliyorum artık, biriken kitaplarımı uyuya kalmadan okumaya çalışıyorum. Kendi içimde yine hedeflerim var, evin içinde, kendi alanımda dahi olsa bu tutkuyu yaratmayı başardım. Hayatımın geri kalanında sürekli çalışacağım, sürekli üreteceğim. Buna mecbur olmadığım bu süreyi kendimi nadasa bırakmak olarak değerlendiriyorum. Daha çok üretmek için, daha çok besleniyorum. Kitaplardan, filmlerden, hayal gücümden ve boş zamanımdan. Gerçek bir dosta yaklaştığım kadar yumuşak başlı yaklaştım kendime de. Hayatın her anında, yaşanan her tecrübeye sahip çıkıyorum. Ve bu akışta kalırken, hayatın beni götüreceği yolu çok merak ediyorum. Sizlerle paylaşacağımdan şüpheniz olmasın!

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İyi ki doğdum...

İyi ki'lerimin, keşkelerin yerini aldığı 26. yaşım, elveda... Ben bu yıl, bir küçük ömür izini sürdüğüm, yolunu gözlediğim 'aşk'ı bulduğum kalpte yuva kurdum, kuruldum düşlerimin üzerine... Ben bu yı

 
 
 
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page