top of page

AYRILIĞIN EVRELERİ

İlişkiler “gerçekten” bitmeden önce geçirilen tam 5 ana evre vardır. Ayrılığın tamamına ermesi için herbirimiz farkında olmadan hep bu yolu izleriz. İlk evre öfkedir. Ayrılığa sebep konuların maruz bıraktığı duygularla gelinen bu eşik, eşi benzeri olmayan bir öfkeye dönüşür. Genellikle bu evre taraflardan birinin öfkesine hakim olamayıp tekrar iletişime geçmesiyle sonlanır ve çoğunlukla da hâlâ ortada tartışılacak şeyler olması, ilişkinin devam etmesine sebep olur. Bu evreyi sabırla geçenler için daha zorlu bir yol başlar. İkinci evre, kendini suçlamaktır. Zaman ilerlediğinde tutulan sitem, muhatabına ulaşamadıysa, kalp daha fazla öfkeyi içinde barındıramaz ve kendine yöneltir. “Doğrusu, ben de fevri davrandım” der, “aslında onun da haklı olduğu noktalar var” der, “Keşke ben biraz ılımlı olsaydım” der ve gururu muhafaza edebilmek için, mazeretler kılıfına uydurulur. Burada da birçoğumuz eleniriz. Hataları görmezden gelmekle kalmayıp, üstümüze aldığımız bu süreç, aynı zamanda üzüntüden bitap düştüğümüz duygusal olarak en yoğun evredir. Bu evreyi de tamamlamayı başaran biri, zaten sona çoktan gelmiş demektir. Üçüncü evre, nefret. Öfke içinde tortu kalmış, kendi kendine affettiklerinden, affedilen dahi bi haber. Bu evrede geçmişe dönüp bakarsın. Unutulan sözler, yalan sevgiler, boş vaatler… Biten bir ilişkinin ilk başına dönüp bakmak kadar yüreği harlayan bir duygu daha yoktur ilişkilerde. Mahrum bırakıldığın sevgiyi hatırlatır sana, gelecekte yeri olmadığını bildiğin, geçmiş ümitlerini yâd eder, acırsın. Ve bu acı yüreğinde tok bir nefret bırakır. Bana göre bu en uzun süren evredir, sevdiğiniz birinin yokluğunda yaşama mecburiyeti ancak bu nefretle kapatılabilir çünkü. Dördüncü evre, unutmak. Acı asla hafiflemez, bizler bir müddet sonra onunla yaşamayı öğreniriz. Yüreğimizdeki 40 mum bir bir söner, kalan son mumu derinlere saklarız. Hayat devam eder, zaman yaramızı örter, unuturuz. Beşinci ve son evre, affetmek. Zamanla içinde bulunduğun resme uzaktan bakmaya başlarsın. Her şey çok daha net gözükür. Neden olmaması gerektiğini anlarsın. Hayatsa çoktan yaralarını sarmıştır, kimse de yaralı kalsın istemez, yüreğinden affedersin. Böylece son bulur en büyük aşklar.



Her evrenin kendine ait meşakkatli bir süreci vardır. Herkes için, her evreye ayrılan süre apayrıdır ve bu birinin diğerinden daha güçlü yada daha zayıf olduğunu göstermez. Aylarca öfke duyan, bir anda unutabilir; Hemen unutan, uzun zaman affedemeyebilir. Her ilişkinin olduğu gibi, her ayrılığın da kendine özgü bir yorumu vardır. İlişkinin kalitesini de, ayrılığa tavrı belirler. Sevginin bittiği yerde, saygı bâki kalmıyorsa, affetme evresine geçmek hayli zaman alabilir. Sevgili okur, umarım hiç kimse tuttuğu eli bıraktığında, bir anda el olmakla sınanmaz. Çok içten dilerim ki, gönlümüz bağ kurduklarından kopmak mecburiyetinde kalmasın hiç. Ayrılıklar sevdaya dahil olmasın, sevda tek olsun. Ama bazen olmaz, “İki iyi insan, bir iyi ilişki etmez. İki doğrudan bir yanlış oluşur”. Sevgili okur, çok üzülmenin de bir eşiği vardır. O eşikten geçtiğinizde, daha fazla üzülemeyeceğiniz o nokta, ruhunuzun manifestosudur. Buna kulak verin. Çünkü acı, yaşanmayı talep eder. Ama gece ne kadar karanlık olursa olsun, ertesi gün yine gün üzerimize doğar, mutlaka doğar. Ve hayat, yeniden başlayanlara yardımını asla esirgemez!

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İyi ki doğdum...

İyi ki'lerimin, keşkelerin yerini aldığı 26. yaşım, elveda... Ben bu yıl, bir küçük ömür izini sürdüğüm, yolunu gözlediğim 'aşk'ı bulduğum kalpte yuva kurdum, kuruldum düşlerimin üzerine... Ben bu yı

 
 
 
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page