top of page

BİR ‘AN’

Bu durumdan hiç memnun olmamakla birlikte, hislerimin kuvvetli olduğunu söylemek istiyorum. Yaklaşık bir aydır sürekli olarak ‘yer mi sallanıyor’ , ‘deprem mi oldu ’ diyerek tetikte geziyorum. Evimiz hasarlı bir bina olmasa bile, 40 senelik bir bina İstanbulun yarısı gibi… Keza 99 depreminden çıktıktan sonra güçlendirme yapılmamış hiçbir binanın içerisinde güvende olduğumuzu hissetmiyorum. Bu güne kadar hiçbir depremi adam akıllı hissetmemiştim ve hiçbirinde yalnız değildim. Bu defa evde yalnız ve biraz hastayken, ilaçlarımı içmek için kendime yemek ısıtırken bir an içinde yerin sallandığını hissettim. Fakat bir aydır bu korku beni esir alığı için başımın döndüğünü düşündüm. Sonra şangır şungur sesler gelmeye başladı, abartmak istemiyorum bina bir sağa bir sola yatmadı. Ama dışarıdan gelen sesler ve içimizde her daim saklı tuttuğumuz deprem korkusu elimizi ayağımıza dolaştırmaya yetti. Nereye çöküp, nereye kapanacağımı ve nereye tutunacağımı bilmiyordum. Depreme sadece binalar değil, ben de hazır değilmişim. Can havliyle sadece ocağın altını kapattım ve sarsıntının durduğundan emin olduktan sonra elime gelen ilk çantayı alıp, kardeşimin ayakkabısını giyerek kendimi sokağa attım. Meğer ne kadar yüksekte oturuyormuşuz. Bina inmek bitmedi. Annemin okulu, Efenin okulu ve evimizin birbirine çok yakın olması bizim en büyük avantajımız oldu yoksa birbirimizle iletişim kurana kadar aklımızı oynatırdık herhalde.. Sokakta ağlayan, bağıran ve koşturan insanların arasından koşarak tek nefeste kendimi efenin okulunda buldum. Çocukları binanın altında toplamışlar. Resmen şaka gibiydi. Allah muhafaza bu deprem yıkıcı büyüklükte olsaydı, binanın altında beklettikleri çocukları hayal bile edemiyorum tam anlamıyla rezaletti. Efeyle hiç vakit kaybetmeden annemin okuluna koştuk. Yolun ortasında annemi gördük, o da bize doğru koşuyordu… Babadan da haber alıp, ona bir arada olduğumuzu söyledikten sonra derin bir nefes aldık, bin kere şükürler olsun. Sonra annemin okuluna gittik. Çocuklar o kadar endişeli ve korku dolulardı ki, kendimizi unutup onları sakinleştirmek ve velilerine teslim etmek, haberleşmelerini sağlamak için çalıştık. Herkes sağ salim okulu boşalttıktan sonra ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bildiğim tek şey evde kalmak istemediğimdi. Eve gittik… Hepimiz birer sırt çantası hazırladık ve dışarıya çıktık, yemeğimizi yedik, babamı da alıp açık bir alana geçtik oturduk. Okulların tatil edilmemesi sebebiyle içi rahatlayan kalabalık yavaş yavaş evlerine dönünce yapılabilecek başka bir şey kalmadığına kanaat getirerek, tam tevekkülle evimize girdik; Tam sakinleştik, uykuya geçecektik ki bir deprem daha oldu. Babamla göz göze geldik ve “hadi” diyerek tekrar hep birlikte arabaya doluşup açık bir alanda, arabalarda uyuduk. Bütün gece yerin sallandığını hissettim, bütün gece. Normal şartlarda 1,2 ve 3 şiddetini hissetmemiz zor, fakat muhtemelen psikolojik olarak böyle hissettik… Sabah güneşin doğuşuyla evimize geçtik, 1 saat yataklarımızda uyuduk ve herkes işine, okuluna geçti. Şu anda kampüsümdeyim, her yanım yeşillik. Bizi dünden beri sarsan toprak ananın üzerindeyim. Kadere canı gönülden inanan biri olarak söylüyorum ki, eğer sonumuz böyle yazılmışsa dünyanın en sağlam binasında da otursak kifayetsiz. Fakat önce bütün tedbirleri alıp ondan sonra kadere teslim olmaktan yanayım. Bu arada, bilip bilmeden deprem hakkında ileri geri konuşan, insanları rahatlatmak yerine endişe içinde bırakan cümleleri hiç çekinmeden sosyal medyada paylaşan, bknz: ‘gece 4 de deprem olacak’, ‘köprüler yıkıldı’, ‘büyük deprem habercesi’ vs hiçbir gerçeklik taşımayan bilgilerle hali hazırda diken üzerinde oturan insanları panikletenler ve hatta resmi kanallardan sırf insanlar korkudan linklerine daha çok tıklasın diye “sonumuz yaklaşıyor” diye başlık atan haberleri esefle kınıyorum. Hepimiz bu doğa olayı ile gördük ki, aciziz. Hayatta çok büyük değişimler sadece 1 an içinde gerçekleşiyor ve bir dakikamız bile israf edilmeyecek kadar kıymetli. Umarım bu farkındalığı uzun süre üzerimde taşıyabiliriz…

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İyi ki doğdum...

İyi ki'lerimin, keşkelerin yerini aldığı 26. yaşım, elveda... Ben bu yıl, bir küçük ömür izini sürdüğüm, yolunu gözlediğim 'aşk'ı bulduğum kalpte yuva kurdum, kuruldum düşlerimin üzerine... Ben bu yı

 
 
 
Gelincik Baharı

Merhaba sevgili okur, 4 mevsim sonra, tekrar bir baharda, merhaba... Her gün yeniden başlayan hayatlarımızda, ayrı geçirdiğimiz bunca...

 
 
 

Yorumlar


Yeni yazılarımdan haberdar olmak isterseniz:

© 2023 Vibe Reklamcılık

bottom of page