CEMRE-19
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 7 dakikada okunur
Merhaba! Sevgili okurlarım, deli kızınız zorlu bir sınavdan daha geçti. Covid 19 ile girdiğim çetin savaşta galip geldim! Allah’ım beni ve ailemi bir daha böyle zor günler yaşamaktan korusun, sizlerin evlerinizden uzak etsin, ülkemiz, dünyamız bir an önce kurtulsun bu hastalıktan, Amin. Bu hastalık sürecinde elime kalemi alıp tek satır yazmadım, hep bir şeyler engel oldu bana. Bu zor günlere dair geride bir iz bırakmak istemedim. Ama şimdi, yazmam gerektiğini hissediyorum. Çünkü bunun bir faydası olacağını hissediyorum. Covid sürecindeki en korkutucu şey belirsizlik. Belirli semptomlar, belirli bir gidişat olmaması insanlarda korku yaratıyor. Özellikle de benim gibi kontrolcü insanlarda. Bu yüzden sizlerle Cemre-19 serüvenimi paylaşmaya karar verdim.Öncelikle şunu söylemeliyim ki, pozitif olduğum süreçte ateşim en yüksek 37 derece oldu. Bu yüzden her yerde ölçülen ateşin ne kadar yetersiz bir önlem olduğunu bir kez daha gördüm. Ben her kış muhakkak yaşadığım bademcik enfeksiyonu ile aile hekimime gittim. Gözle görülür bir enfeksiyon geçirdiğim için antibiyotik tedavisi gördüm ve bu süreçte bağışıklığım düşük olacağı için 4 gün boyunca raporlu olarak istirahat ettim. Sonra işe tekrar başladım, tamamen iyi hissediyordum. Sonra birden grip gibi bir hastalık çöktü üzerime. Burnum tamamen tıkandı, sonra musluk gibi aktı. Sesim kısıldı, tamamen halsizdim. Biraz alerjik astımdan dolayı nefes darlığım ve tıkanma hissim oluştu. Ama beni corona testine götüren belirti bir anda kaybettiğim koku kaybım oldu. Deno’nun bana ısrarla önererek sonunda aldırdığı C vitaminini içerken, ona “deno bu ne tatsız tuzsuz bir içecek” dedim. O da bana “Cemo aslında biraz portakal tadı olması gerekiyor tat mı alamıyorsun acaba?” Dedi. Başımdan aşağı kaynar suların döküldüğü ve tam olarak corona serüvenimin başladığı gün o gündü. Restorandaki her şeyi yedim, her şeyi kokladım. Hiçbir şey eskisi gibi değildi. İçim titriyordu endişelerim nefesimi daha çok daraltıyordu. Eve geldim ve kendimi odama kapatıp büyük bir karar eşiğine geldim. Etrafımdaki istisnasız herkes ama herkes, evham yaptığımı, bunun basit bir grip olduğunu söylüyordu. Test yaptırmaya giderken virüs kapma ihtimalimin daha yüksek olduğunı söylediler ve test yaptırmaktan vazgeçtim. Fakat kendimde olağan olmayan bir şeyler olduğunun farkındaydım, yani corona vücudunuzda yaşamaya başladığınızda normalden farklı bir şey yaşadığınızı kesinlikle fark ediyorsunuz… Ertesi gün yine çift maskem ile işe gittim ama her yerim akıyordu, nezle gibi, grip gibiydim. Yöneticim dinlenmem için beni eve gönderdi. İçim rahat etmediği için özel hastaneye gittim, doktor test yaptırmam için ısrarcı oldu ama bunu o kadar pazarlamacı diliyle yaptı ki, o kadar iğreti oldum ki dilinden, o gün orada test yaptırmadım ama korkum ikiye katlanmıştı. Eve girdim, duşumu aldım, odama kapandım. Hiç kimseyi odama almadım. Annem ve babam durumu abarttığımı söylediler, yanıma girmek istediler ama kapıyı bile açmadım onlara. Evin içerisinde maskeyle gezdim. Ertesi gün sabah erkenden corona testi yaptırmak için başka bir özel hastaneye gittim, test için anlatılan felaket senaryolarından o kadar çok korkuyordum ki, teste girmeden önce on dakika ağladım. Ellerim titriyordu, oradan kaçmamak için kendimi zor tuttum. Bu halimi gören sevgili sağlık çalışanı abla beni olabilecek en nazik ses tonu ile içeriye çağırdı, hala titriyordum. O kadar nazik, o kadar yumuşacık davrandı ki bana, burnuma yada boğazıma o çubuğu sadece dokundurdu ve çekti. Canım çok tatlıdır, ama en ufak acı yada rahatsızlık hissetmedim. 10 saniye sürdü. Bu yüzden o ablaya minnettarım. Sonra eve gittim, duşumu alıp odama kapattım kendimi. Litrelik sularımı, plastik tabak kaşıklarımı biraz da abur cuburumu stokladım. Annem hala bu yaptıklarımın gereksiz olduğunu düşünüyordu… Ertesi gün öğlen saatine kadar odamdan çıkmadım, tuvalete de hep maske ile girip çıktım. Sürekli e- devletimi yeniledim. Ve sonunda sonuçla yüz yüzeydim. Pozitif. Hayatımın en negatif, pozitifiydi bu. Her ne kadar bunu bekliyor olsam da kendimi çığlıklar atarken ve minik bir panik atak geçirirken buldum. Annem sesime geldiğinde ona benden uzak dur, git buradan diyerek bağırdığımı hatırlıyorum. Beni teskin etmek için kollarının arasına alamamak, onun için de ilk kez yaşadığı bir çaresizlikti eminim. Ve o anlarda, tesadüfe bakın ki telefonun ucunda valere vardı. 22 Senelik hayatımın en zor ikinci döneminde de hayat bir şekilde onu hayatıma dahil etmişti. Panik atağımı geçirirken, nefesimi onunla düzenledik. Beni sakinleştirdi, yatıştırdı. Sonrasında haberi alan sevdiklerim teker teker aramaya başladı. Saat 14.00’de başlayan telefon görüşmelerim saat 21.00’de son buldu. Tekrar hatırladım, ne büyük bir hazineye sahipmişim! Bana güç verdi sevdiklerimin sesleri, güzel dilekleri, duaları, tesellileri. Tekrar tekrar, iyi ki varsınız, hep var olun. Aynı gün içinde filyasyon ekipleri geldi ve ilaçlarımı getirdi. Aile hekimim hemen durumun gidişatını kontrolü altına aldı. Bu konularda çok şükür ki şanslı olduğumu düşünüyorum. Hiçbir şeyim aksamadı. İlaçlar konusunda herkes iyi kötü bir sürü yorumlarda bulundu. Zaten inanılmaz etkilenirim insanların ilaçlarla ilgili yorumlarından, ilaçların prospektüsünde yan etkilerini bile okumam.Bu yüzden lütfen hasta insanları arayıp acı çekeceksin, ama bitecek gibi gereksiz teselliler vermeyin. Herneyse… İlaçlar konusunda kimsenin ön yargısı olmasın diye bir yorum yapmayacağım çünkü herkeste farklı olumlu-olumsuz etkileri oluyor. Etrafımda corona geçiren tanıdıklarımla neredeyse hiçbir ortak özelliğim yoktu…. Sadece bu ilaçları kullanırken bol bol su için. Ve beslenmenize çok ama çok dikkat edin. Ben her gün neredeyse 3 litre su içerek ilacın olumsuz etkilerini vücudumdan atmaya yardımcı olduğumu düşünüyorum. Ayrıca nefes aldığınız odayı mümkün olduğunca havalandırmak çok faydalı olur, tabii havalar soğudu, üşütmemeye dikkat etmek de lazım… Tam 14 gün boyunca kafamı kapımdan dışarıya uzatmadım, annem kapıya yiyecek bırakıp gitti ben kapıdan alıp kapıyı kapattım. Ben lavabo kullanırken kimse koridora bile çıkmadı, lavaboya çift maske girip her seferinde yoğun temizleyicilerle temizleyerek, dokunduğum her yeri dezenfekte ederek çıktım. Sadece üç kez duş aldım, herkes uyuduktan sonra ki, lavabo sabaha kadar havalandı. Annemle aynı evin içinde hep facetime’dan konuştuk. 1 hafta sonra tat duyum, 10 gün sonra koku duyum yerine geldi. Mutluluk çığlıkları, kahkahalar ve boncuk boncuk göz yaşları ile çevrelendim. Bu ilk değil. Sahip olduğum şeylerin yokluğuyla sınanıp, varlığına binlerce kez şükrettim ben. Bu hayat beni her gün sabah uyanıp kendi ayaklarımın üzerinde tek başıma durabildiğim, tekrar yürüyebildiğim, kendi başıma çoraplarımı giyinebildiğim, dizlerimin üzerine çökebildiğim, merdivenlerden duraksamadan çıkabildiğim, sevdiğim yemeğin tadını, favori parfümümün kokusunu alabildiğim için, ve en sonunda diğer odadaki anneme sarılabildiğim için mutluluktan ağlattı. Bütün bu süreç boyunca, tek bir gece, korkularım ve fiziksel ağrılarımın harmanlandığı, göz yaşlarımla dolup taşan çok kötü bir gece geçirdim, telefonun ucunda yine valere vardı. O gece de, binlerce kez şükürler olsun ki sabaha erişti. 10 gün sonra zorunlu izolasyon sürem bitmişti, hatta iş başı yapmam gerektiği söylendi fakat ben tam 14 günün bitmesini bekledim. 15. Günün sabahında en güzel kıyafetlerimi giyinip test yaptırmaya gitmek için kapıdan dışarıya çıktım. Merdivenden inmek bile tuhaf geldi, başımı döndürdü. Arabaya binerken elimde dezenfekte halde tuttuğum her şeyi yere düşürdüm heyecan ve panikten. Sonra arabayı yıkamaya verdim ve kendime ait her seyi tekrar dezenfekte ettim, bu arada zihnimde arabamı temizleyen adamların covid olup olmaması riskiyle cebelleşiyordum. Araba temizlendikten sonra tüm camlarını açıp donduğum bir yolculuğa başladım. Hastaneye gittim ve benim pamuk hemşiremin olduğu hastanede test kalmamış… Tüm hayallerim yıkıldı. Ertesi gün gelebileceğimi söylediler ama bir daha evden cıkacak cesareti kendimde bulamadım. Yakındaki başka bir özel hastaneye gittim ve böylece hayatımın travmalarından biri başladı. Diğer hastanenin havadar bekleme alanının tersine, bu hastane covid testi için gelenleri alt tarafta, otoparkın yanında ayrı, ücra, nahoş bir kata alıyorlardı. Kendimi 14 gündür hiç bu kadar covidli hissetmemiştim… O katta tek bir pencere görmedim, çünkü sanırım kat, yerin altındaydı. Covid şüphesi olup teste gelen en az 5-10 kişi, en fazla 500cm aralıklarla test sırası bekliyor, test sırasında insanlardan korkunç sesler geliyordu. Ağzımda 2 cerrahi, 1 keten maske olmak üzere 3 maske vardı ve tüm yüzümü kalın şalımla kapatmıştım ama yine de korkudan tir tir titriyordum zaten çoktan gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Korktuğum kadar da oldu. Ama oradaki hemşirenin “Burası çok riskli, sağlıklı insan bile virüsü buradan alır” dediğim için çubuğu burnuma gereğinden fazla soktuğuna eminim. Benden de korkunç bir çığlık çıktıktan sonra oradan arkama bakmadan koşarak uzaklaştım. Eve gelene kadar arabada bağıra çağıra ağladım. Tek başıma yaşamak zorunda olduğum korkunç bir tecrübeydi, hala anlatırken kendime çok üzülüyorum. Neyseki sonunda sıcacık bir duş alıp odama girdim. Ertesi gün negatif haberini alır almaz annemin boynuna sarılıp kokusunu doya doya içime çektim, sonra Efe’m bana sımsıkı sarıldı, başardık dedik. Annem beni bir kez daha yataktan kaldırmıştı, ve benim canımın en içi kardeşim, üniversite sınavına hazırlandığı bu dönemde benim yüzümden okulundan geri kalmasına rağmen 14 gün boyunca bana moral vermek için elinden geleni ardına koymamıştı. Akşam babam eve geldi. Hep birlikte 15 gün sonra yemek yedik. Hepimiz birbirimizden gözlerimizi kaçırıyorduk, çünkü hepimizin gözleri dolu doluydu… En son iyileşme haberimi Valere’e verdim. Halbuki hastalığımı ilk öğrenen kişiydi o. Sadece gitmesi ihtimalini ertelemek istedim. Hayat bir şekilde zor günlerimde onu yanıma katıp, sonrasında uzağıma düşürüyordu sanki.Hiçbir şey söylememe gerek kalması aslında.Testin sonucunu haber vermek için aradığımda sadece “alo” dedim, sadece “alo”, bana aynen şöyle söyledi “ çok sevindim, haydi geçmiş olsun”…. “E dedim, test sonuçlandı da onu söyleyecektim”, “Ben anladım sonucu sesinden, söylemene gerek yok, haydi gece ararım seni”.Gece aramayacaktı, vazifesi bitmişti. Onun sesimden anladığı gibi, ben de onun her yaptığı hareketin arkasındaki anlamı biliyordum. O gece ailemle geçirdiğim vaktin doyasıya tadını çıkardım. Binlerce, yüz binlerce kez şükrettim. Allah düşmanıma bile yaşatmasın bir odada tek başına, nefesinin zehrinden aileni korumaya çalışarak yaşamayı. Ama şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, ben ailemi korudum. Sevdiklerimi, iş arkadaşlarımı korudum. Hayatımda ilk kez yaptığım evhamda haklıydım. Bana evden işe, işten eve giderken, çift maskeyle dolaşırken, her Allahın günü dışarıdan gelip tüm kıyafetlerimi yıkayıp 1 saat duş alırken, bu virüs nereden geldi hiç bilmiyorum. Bildiğim tek şey, benim etrafımdaki kimseye, benim yüzümden virüs bulaşmadı. Bununla çok gurur duyuyorum ve çok mutluyum. Muhtemelen bir daha asla dönüp okumayacağım bir yazı bu. Kötü anıların izini olabildiğince çabuk silmek istiyorum üzerimden. Ama umarım, bu sadece benim zihnimden değil tüm dünyadan silinip gider bir an önce. Çünkü sahiden, hafife alınacak gibi değil. Lütfen kişisel önlemlerinizi alın ve üzerinize düşen her şeyi yapın. Ben şahsi olarak büyük bir karar vererek çok ama çok sevdiğim işimden ayrıldım. İlk kez kendi mesleğimi yaptığım ve yönetici vasfı ile çalıştığım işimi, sırf sağlık olsun diyerek terk ettim. 22 Yıllık hayatımdaki 3. İstifam oldu bu. Olsun, dedim ya sağlık olsun. Bu konuyla ilgili hislerim için ayrı bir yazı yazacağım. Şimdilik corona serüvenimi anlattığım yazımın sonuna geldik. Bana bu süreçte asla yalnız olmadığımı hissettiren tüm yakın, uzak sevdiklerim. İyi ki varsınız. En önemli şey moral depolamaktı, ben sizlerin sevgisiyle dolup dolup taştım. Sevgi ve umut ile covid’i yendim. Tüm dünya için de temennimdir.



Yorumlar