DADDY ISSUES
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 4 dakikada okunur
Babama duyduğum kırgınlığı türkçe yazmak bile istemedim. Olabildikçe görmezden gelmeye çalışıyorum ama geçmiyor. Babası ilk aşkı olan şanslı kız çocuklarından biriyim. Seçme şansım olsaydı yine onu seçerdim, biraz mazoşist bir yanım var ne diyebilirim ki. Şahsına münhasır apayrı bir kişiliği var. Herkesin babası kendine özeldir muhakkak ama benimki bir başka gerçekten. Gözleri her daim küçük bir çocuğunki gibi parıl parıl, yüreği bol, o kadar bol ki sığdıramıyoruz bir türlü içini içine, aklı bilge, yüreği mert, korkusuz, cesur, haylaz, canım, canımın en içi babam. İlk aşkım, ilk kalp kırıklığım babam. En çok küstüğüm, en çok barıştığım babam… Babamla olan iletişimizi yönlendiren bana göre iki radikal gün var. 1. Babamı ne kadar çok sevdiğimi anladığım gün, babamın kalp ameliyat olduğunu öğrendiğim gün. Ben bile bilmiyordum beni hayattaki herhangi bir şeyin bu kadar üzebileceğini, korku içinde çaresiz bırakabileceğini, babamı bu kadar kalbimin içinden sevdiğimi, onun olmadığı bir dünyada savunmasız hissedeceğimi. Bunların hepsini bir an içinde fark ettim, babamı kaybetmekle yüz yüze olduğum an. O günden beri babama hep gözlerim dolu dolu bakıyorum, ona her sarılışım, benim saçlarımı her okşayışı kalbimi pare pare yakıyor. Onun olmadığı bir. dünya ile savaşamam. Hayatımın hiçbir döneminde onu kaybetmeye hazır olmayacağım. Onunla yaşayacağım maceralar, ondan öğreneceğim hayat dersleri, beni güldürecek anıları hiç bitmeyecek, bitmesin. Kalbimde taht kuran ilk adam, klasik baba motifi sebebinden olsa gerek, belki de kendi babasının en kırpılmış hali bu olduğundan, aşırı tepkisel, sert, duygusuz ve gururlu oluyor bazı zamanalar. Bu beklendik özelliklerin beklenmedik yönü ise benden vazgeçecek kadar, benim gözlerinin önünde parçalanmamı görmezden gelebilecek kadar inatçı ve gururlu olması. Babam bana hep, “bak seninle bir küsersem bir daha bir ay konuşmam”, “bak şunu şöyle yaparsan yüzümü göremezsin“, “bu akşam geç gelirsen bir daha bu kapıdan içeri giremezsin” tarzında tehditvari cümlelerle ders verdiği için yıllarca beynimde yankılanan bu cümleler ile tek hatamda silinebilecek biri olduğuma kanaat getirdim. Necmettin bey insanlara hediyeler alarak, hep huylarına giderek, kendim olabilmenin çok uzağında durarak onları yanımda tutmaya çalışmamın sebebinin bu olduğunu söylüyor. Kimsenin beni ben olarak, bütün kusur ve hatalarımla kabul edeceğine inanmadığım için hayatıma giren insanlar her nasılsa, onlara uymayı deniyorum. Benim kendime ait fikirlerim, inanışlarım, değerlerim hep onların bir adım arkasında kalıyor bu güne kadar. Çünkü onlar da yoksa konuşmaz, giderlerdi, yüzlerini bile göremezdim belki… Babam için hep tek çırpıda silinebilecek biri gibi hissettim bu yüzden kendimi. Bu anlattıklarım ise bizi babamla ilişkimizi temelinden değiştiren 2. güne getiriyor. Büyük bir hata yaptım. İlk defa, babamın bana yıllardır verdiği tek öğüdü çiğneyerek hayatımın uzun bir dönemini karartacak bir yalan söyledim. Eve geç geldiğimde, biraz dikleştiğimde, faturam yüksek geldiğinde beni, benimle konuşmamak ve hayatından çıkarmakla tehdit eden babamın beni direkt çöpe atmasını bekliyordum. Ya da belki de reddetmesini, en kötü ihtimalle bağırıp çağırmasını. Bunların hiçbiriniyapmadı. Karşıma oturdu, beni dinledi, anlamaya çalıştı sonra benden uzaklaştı ama beni affetmek içindi bu, hayatından çıkartmak için değil. Bu dönemde 2 defa şehir dışına 1. defa yurt dışına çıktı. Bana kırgın bakan gözlerinin arkasında kedinde hata aradığını gördüğümde mahvoldum. Babamın gururdan ibaret olmadığını, beni gerçekten sevdiğini ve her şeyden önemlisi babam için tek kalemde silinip atılacak biri olmadığımı gördüm. İnanır mısın, etrafımdaki bütün insanlara karşı tavrım değişti. Ben buyum, hatalarımla, doğrularımla buyum ve bu kadarım. demeyi öğrendim. Çünkü babam beni ve hatalarımı kabul etmiş, herkese karşı arkamda durmuştu, bu sebeple dünyanın geri kalanının onayına ihtiyacım kalmamıştı. Bu arada ben bir daha babama değil yalan söylemek, sorduğu saati bile yuvarlamadan ona söyleyecek kadar dürüst oldum onun güvenini geri kazanabilmek için. Ve biliyor musun, bunu aştığımızı düşünüyordum. Nihayet babamdan başka kimsenin sevgisine ve onayına ihtiyacım olmadığına inanmıştım, hatta kalbimdeki bu kocaman güvenle küçücük ama bana ait bir şirket kurdum. Babamın arkamda olduğunu ve beni hiç bırakmayacağını bilmek bana her şeyin altından kalkabileceğime dair inanılmaz bir güven veriyordu çünkü. Ona karşı duyduğum sevgi o kadar çoktu ki, aramızın bu kadar iyiye gitmesi beni korkutuyordu, her gece onun öldüğünü görüyordum rüyamda. Ne yazık ki bir şeyler çok iyi gittiğinde hep devamında kötü şeyler olacağına dair bir inanış var içimde. Bak gördün mü, gerçek oldu işte. Geçen gün, sürücüsü olduğum araçtaki ilk trafik kazamı gerçekleştirdim. Çok şükür ki bir canlıya, araca yada naçizane bana bir zarar gelmedi. fakat yüklü bir fatura çıkardı. Tamamen görünmez kaza. Aylardır sabah akşam İstanbulun bir ucundan bir ucuna gelip giderken hiçbir hata yapmadım fakat o gün böyle bir şey yaşandı, kimse istemezdi böyle olsun, ama oldu işte ne yapabilirsin ki. Babam başından beri arabayla gidip gelmeme pek gönüllü olmadığı, her gün 7 vesaitle gel git yapmamı daha mantıklı bulduğu için bu kazaya “bir şey olacağı belliydi“ diyerek tepki gösterdi. Kazanın şokuyla babama whatsapptan “çok özür dilerim” yazmışım, hatırlamıyorum bile çünkü cevap vermemiş… Eve geldiğinde kapıyı ben açtım, yüzüme dahi bakmadı. Bana “geçmiş olsun kızım iyi misin?” deseydi sabahtan akşama kadar korkudan titreyen ellerim sakinleşecekti. Üzerinden bir hafta geçti, hala benimle konuşmuyor, konuşmaması için gerekli hiçbir sebebi yokken, sadece bir tavır koydu ve bundan geri adım atmak istemediği için konuşmuyor. Her sabah evden çıkarken arkasından dua ediyorum başına bir şey gelmesin, küs ayrılmayalım diye. O kapıdan çıkıp geri dönememek varken, döndüğü yerde beni bulamamak varken, bu ihtimaller mevcutken nasıl olur da bunları göze alarak bu suskunluğu sürdürebilir? Yazımın başında bahsettiğim gibi, babam kalp hastası, bu yüzden şu ana kadarki bütün tartışmalarımızda bunu göz önünde bulundurarak, haklı olduğumu düşündüğüm konularda bile canını sıkmamak, rahatını bozmamak için tartışmak yerine alttan alıp özür diledim. Ama bu sefer bambaşka, bu sefer ilk defa ben de onun gibi, ona duyduğum sevgiyi gururumun arkasında bırakıyorum, belki ne kadar ruhumu incittiğini görebilir. Özellikle yapar gibi, her doğum günü arifemi benimle küs geçiriyor. Tekrar söylüyorum, bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez. seçme şansım olsa tereddüt etmezdim, hala geceleri benimle uyuyan kahramanım, en eğlenceli oyun arkadaşım, benim bu hayattaki aynam babam. Onu çok seviyorum. Bu olaydan sonra bir daha başıma yolda, trafikte herhangi bir yerde bir şey gelirse onu arayamayacağımı bilmek içimdeki bütün güven duygusunu yerle bir ediyor. Bu satırlarca yazdığım yazıyı ondan başka herkesle paylaşabilecek olmak içimi kırıyor, çünkü beni anlamayacağını, dramatize ettiğimi düşünecek ve hislerimi hafife alıcak. Ah babam, ah babalar… Ben biliyorum ki babam her ne yaşanırsa yaşansın aramızda benim herkese karşı, her zaman arkamda ve benim için canınını bile verir. Anlaşamadığımız tek nokta şu ki ben arkamda değil, yanımda olmasını, canını değil sevgisini, güvenini ve merhametini istiyorum.



Yorumlar