EMEK KİMİN İÇİNDİR?
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 3 dakikada okunur
Son zamanlarda, ayan beyan, fakat tenhada fark edilmeyi bekleyen bir gerçeklik ile tanıştım. Emeğin somut karşılığının gerçekte var olduğuyla. Emek verilen her şeyin bir geri dönüşü, evet sahiden de var. Evrende verdiğimiz her şeyin bir geri dönüşü var ama olumlu, ama olumsuz. Bir çiçeğe su veriyorsun günden güne açıyor, bir köpeğin başın okşuyorsun senin kokunu unutmuyor, sadık kalıyor… Camın önüne yem bırakıyorsun, kuşlar önünde yuva kuruyor… İşinde, okulunda çok çalışıyorsun, azmediyorsun ve muhakkak başarılı oluyorsun… Okumaya zaman ayırıyorsun, ufkun açılıyor, dinlediklerin zihnini dolduruyor, izledikçe ruhun besleniyor, hayal gücün doyuyor… Kendine dönüyorsun, sağlıklı besleniyorsun, spor yapıyorsun ve bedenin çok kısa bir zaman içinde sana bunun karşılığını gösteriyor… Daha derin nefesler alıyorsun, daha zinde hissediyorsun, teşekkür ediyor bedenin sana. Cildine iyi bakıyorsun parlıyor, saçlarına özen gösteriyorsun ışıldıyor, Evrende verdiğin emeğin karşılığını alamadığın yegane varlık insan tohumu. Ne verdiğin zamanın, ne ruhundan koparıp paylaştıklarının, ne hibe ettiğin değerin, ne biçtiğin paha’nın, vermekten bi hâl olduğun emeğin herhangi bir karşılığı yok. Vefaya dönüşmesi gereken hisler, boşlukta süzülüp yok oluyor. Bu farkındalığa erişene, kendimi bu raddeye getirene kadar kalbimde yer eden herkese sonsuzca verdim. Gücenmedim, yüksünmedim. Sevgimde cimrilik etmedim. Çünkü kalbim, bedenim, ruhum ve bütün benliğim sevgiyle dolu. Ben sevgiden ibaretim. Gökte uçan kuşa, yanımda yürüyen kediye, penceremin önüne konan kuşlara, her gün doğan güneşe, havanın kokusuna, evrene ve evrene dair her şeye karşı içimde sınırsız ve koşulsuz bir sevgi var. Bu sevgiyi hayatımdaki herkese tek tek pay ettim. Hayatıma giren herkesi, bir daha hiçbir kalpte bulamayacakları bir sevgiyle kucakladım. Arkadaşlarımı, aşklarımı.. Çünkü beni tanıyan herkes çok iyi bilir ki, benim tarafımdan bir kez sevilmiş olan birinin, bu sevginin emsalini tatması mümkün değildir. Herkesin bir imzası vardır arkasında bıraktıklarına, benimki de bu. Fakat son zamanlarda anlıyorum ki, ben kendime vermem gereken sevgiyi de sevdiklerime pay etmişim. Belki de bu yüzden bu kadar taşmış. Belki de bu yüzden sevgim, uğradığı kişiyi bocalatmış, yük altında bırakmış. Vermeyi bildiğim kadar, almayı bilmemişim. Her şeyin ama her şeyin fazlası zararlı. Ben hep sevgi göstermediğim kalplerde sevildim, değer biçmediklerim bana paha biçemezken, baş üstünde tuttuklarım, elimi tutmaya dahi cesaret edemedi. Ben ne zaman ki bana verilen sevgiye karşılık verdim, hep roller değişti. Sunduğum emek görevim, sevgi meziyetim oldu. “Telafi edeceğim, sıra sana da gelecek, elbet bir gün” cümlelerine tutundum. Sonra bir gün uyandım. Boşuna çektiğim kürekleri sakince yerine bıraktım ve dedim ki, “Ben de varım”. Kendimde, iyi hissetmediğim halde, konfor alanımda olduğu için ayrılamadığım yerleri terk etme gücünü buldum. Sevgisinde şüpheye düştüğüm kişilerde “Emin olma” arzumu yitirdim. Birilerinin yokluğundan korkup, varlıklarıyla kendi doğrularıma aykırı davranmaktan vazgeçtim. Gurur ve öz saygıdan yoksun kadınların, yanında var oluşuna tamah ederek, her şeyi aynı anda yapabileceğine inandırdıkları adamları, o kadınların hayatlarına armağan ettim. Hayatın beni getirdiği bu noktada, benim için artık hiçbir yol dönülmez, hiçkimse vazgeçilmez değil. Ben hayatımın ilk çeyreğinde, kendimi iyileştirme gücüne sahip olduğumu öğrendim. Necmettin Bey bana, “kömürü işlersen elmas olur” anlayışını farklı algıladığımı söyledi ve ekledi: “İşlemen gereken tek kömür sensin, dönüştürdüğün her elmasın ardında hakiki bir veda ve vefa bekleyerek kendine dönme vaktini erteliyorsun” Sevgili okur, artık “hayallerimi gerçeğe dönüştürme vakti” motivasyonuna sarılmıyorum. Bana motivasyon ve disiplin arasındaki farkı öğreten biriciğe ve yıllardır bu fikri bana işleyen annem ve emoş’uma sevgilerimle… Saf emeğim, gayretim yalnızca kendimi olabileceğim en iyi hale getirmek üzerine. 14’ümde de 24’ümde de yegane gayem, kalplere dokunmaktı. Henüz kalemimin sınırları dışında bunun ayrı bir yolunu bilmiyorum, ama bulacağım. Ayrı olmak, başka olmak arzum. Benim yolum bana özgü. Kimsenin adımlarını takip etmiyor, gölgesinde yürümüyorum, size de tavsiye ederim sevgili okur, gölge altındaki konforu seçse de çoğumuz, böyle nasıl güneşi görürüz ki? Kendinizle her gün yeniden tanışmak, yaratıcılığınızı besler. Kendinizle sosyalleşmek, dik duruşunuzu. Kendinizle baş başa vakit geçirmek sanıldığı gibi yalnızlık değil kendi kalabalığımıza zaman ayırmaktır. Ben bütün kalabalıklarımın arasında dahi biliyorum ki, günün sonunda insan kendisine, yalnız kendiyle kalıyor. Sevgili okur, kaybettiğimiz arzuları yeniden hissedebilmek için, onları tekrar düşlemek gerekir, ben hikayeme inandım.Hikayesine inanan ve inandığı hikayeleri cânı gönülden destekleyen herkese kalpten sevgilerimle…



Yorumlar