PANİK ATAK
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 2 dakikada okunur
Hayat kalitesini normalin altına düşüren bir durum olan, panik atak problemini kendimi bildim bileli ruhumun derinliklerinde taşıyorum. Kaygı bozukluğu seviyesinde olup, krizlere yol açacak kadar yüksek bir seviyede olmasa da, sürekli aklımı tırmalayan, içimi sıkan bir ruh hali bu. Normal hayat şartlarında bile ufacık sıkıntıları içimde çözülmez hala getirebiliyorken içinde bulunduğumuz bu olağanüstü salgın durumuyla çok zor baş ediyorum. Bu konuda herkes teyakkuza geçtiği için korkularımı, kendimi sürekli olarak telkin ederek sadeleştirmeye çalışıyorum. Kendime sürekli asıl korkumun ne olduğunu soruyorum. Gerçekten asıl korkumuz ne? Eğer ölümse, ölüm oranının birçok hastalığa göre çok daha düşük olduğu bariz ortada. Bence korktuğumuz şey Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sında bahsettiği belirsizlik korkusu. “Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.” Başımıza gerçekten ne geleceğini bilmiyoruz. Hastalanırsak hangi süreçlerden geçeceğimizi, karantinanın nasıl bir yer olduğunu, sonunda ölmeyecek ve iyileşecek bile olsak bu sürecin bizim ve çevremiz için ne kadar yıpratıcı olacağını bilemiyoruz. Sürekli, her yerde şunu okuyorum: Her gün gripten şu kadar, araba kazasından bu kadar kişi ölüyor vs. Bu gerçeklik şu anda ilk kez karşı karşıya olduğumuz bu problemi daha az mı korkutucu kılıyor? Grip, kaza, hatta kanser bile artık tanıdığımız aşina olduğumuz ölüm sebepleri fakat karşı karşıya olduğumuz virüs tüm dünyayı hızla etkisi altına alan fiziksel ve psikolojik sonuçları olan bir tehlike. Birçok resmi kaynaktan ve sosyal medya üzerinden edindiğim bilgiler eşliğinde bu konuyla ilgili kendimi rahatlatma yollarımı sizinle paylaşmak istiyorum… Ben bütün korku ve kaygılarımı konuşarak azaltan, dindiren ve normalleştiren biri olmama rağmen bu konunun sürekli olarak konuşulmasını ve dillere pelesenk olmasını doğru bulmuyorum. Herkes zaten hali hazırda alması gereken tedbirleri aldıktan sonra belki biraz da kaderine güvenmeli. Eninde, sonunda bunu da atlatacağız. Ülkemizin de dünyanın da başına gelen ilk yada son felaket Corona olmamakla birlikte, bence büyük bir sosyal bilinç kattı ülkemize, dünyaya. 2020 gercekten felaketlerle dolu bir yıl oldu, inkar edilmez bir gercek bu, ama benim içimde bütün bu panik haline rağmen büyük bir umut var. Benim hayatımda, ne zaman üst üste kötü şeyler olsa biliyorum ki sonrasında hepsini unutturacak çok güzel şeyler oluyor. Yani sevgili dostlarım, biliyorum ki günlerdir duymaktan bıktığınız bir duyar cümlesi bu ama, önlem alıp rahat olmaktan başka hiçbir çaremiz yok. Corona elbette ülkemizden de, dünyadan da kazınıp gidecek. Önemli olan bizlerin bu durumdan en az hasarla hayatta kalabilmemiz. Ben zaten Mart aylarını oldum olası sevmem, ama hep de şunu söylerim Martın sonu bahar! Kendinize iyi bakın, ellerinizi iki doğum günü şarkısı uzunluğunda bol bol yıkayın.



Yorumlar