UMARIM GEREK OLMAZ VEDASI
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 3 dakikada okunur
Mart itibariyle ülkemizi deyim yerindeyse ‘askıya alan’ Covid19 salgınına ben de dahil oldum. Hayatlarımız gündelik düzeninde devam ederken, herbirimizin aklında, fikrinde yapılacak bir çok plan varken tüm dünyamız bu virüse yenik düştü ve hepimiz ellerimizi kollarımızı bağlayıp evlerimizin içine kapandık. İşler ertelendi, seyahatler iptal edildi, eğitim aksadı, özel günler kutlanamadı. Birçok insan hayatlarının en özel, en önemli anlarını buruk yaşadı; Mezuniyetler, düğünler, doğumlar ve ölümler. Bizden çok an, anı aldı bu süreç, bizden zamanımızı aldı. Asla telafisi olmayan tek şey, ‘geçen zaman’. Almaya da devam edecekmiş gibi duruyor. Ben ve sağlığa dair daimi bir kaygı duyan ruhum bu süreci kontrollü bir panik halinde izledik. Ben Mart ayından beri hala hiç avm’ye girmedim. Hiç toplu taşıma kullanmadım. Maskesiz dışarıya çıkmadım. Dışarıdan geldiğim tüm kıyafetlerimi her gün yıkadım, yıkanmadan yatağa girmedim. İş yerimde çift maske taktım. Bunların hepsini yaptım ama bugün ben de dünyanın büyük çoğunluğu gibi, covid pozitif sonucunu aldım. Covid için söylenen spesifik belirtilere sahip değilim. Ateşim hep 35 ve hiç öksürmüyorum.. Fakat 4 gündür koku alamıyorum. Test yaptırma sebebim de tam olarak buydu. İlk kez aldığım yemeğin tadını, içime çektiğim kokuyu duyamadığımı fark ettim. Bu korkunun insana verdiği acizlik duygusunu anlatmam mümkün değil. Halbuki ben sahip olduğumuz için şanslı hissetmemiz gereken her duyuma minnet duymayı çok ağır bir ders ile öğrenmiştim. Geçirdiğim kazadan sonra her gün uyanıp ayağa kalktığımda, koştuğumda, dizlerimin üzerine çökebildiğimde, bisiklet sürebildiğimde, yatakta doğrulabildiğimde bile şükretmeyi öğrenmiştim. Corona başından beri her aldığım kokuda ve tatta Şifa hissetmeyi ve minnet etmeyi kendime görev atfetmiştim. Duyduğum minnet ve ettiğim şükür, bunları kaybetmemi engellemedi. Tam 4 gündür koku alamıyorum. Corona testini çevremden öyle korkutucu hikayelerle tanımıştım ki, çok zor durumda kalmadığım sürece asla diyordum. Ama koku alamamak çok zor bir durumdu. Corona testini burnunuzdan beyninize yada boğazınıza kadar sokmuyorlar sevgili okur, önce o konuda bir anlaşalım. Tamamen tevatür yada ben vicdanlı bir doktora denk geldim. Çünkü hiçbir şey hissetmedim, çok kolaydı. Asıl zor olan zaman diliminin tam şuan içindeyim. Savaşmak ve beklemek. Hayatım hep bununla geçiyormuş gibi hissediyorum bazen. Beklemek… Geleni, gideni, gelmeyeceğini bildiğini, gelmesini umduğunu, hayallerin gerçekle buluşmasını, bir mucizeyi, bir zaman dilimini, açılacak yolları, kabul görecek fikirleri, cesareti, şansı, özgürlüğü ve tamamlanmayı. Bunların hepsini hep bekledim. En azından beklediğime değmesini bekledim. Ve ben beklerken hep bunları kazanmak için savaş verdim. Şimdi sağlığım için, tekrar şifa bulmak için savaşacağım. Covid testim pozitif çıktığından beri yeni, eski, yakın, uzak tüm dostlarım bana desteklerini ve iyi dilek temennilerini ileterek gücüme güç kattılar. Tekrar, bir defa daha hatırladım ne büyük, ne ihtişamlı bir hazinem olduğunu. Buna rağmen korkuyorum sevgili okur. Drama queen’im ben. Böylesi, sahiden dram içeren bi konuyu nasıl normal yaşarım ki? Ödüm patlıyor, nefessiz kalmaktan korkuyorum. Bir daha tat alamazsam, koku duyamazsam diye korkuyorum. Yarım kalmaktan korkuyorum. Bir iz bırakmadan bu dünyadaki vaktimin dolmasından korkuyorum. Doğduğum ayda ölmekten korkuyorum. Biliyorum, ölüm büyük bir olasılık değil benim durumum için, ama milyonlarcasını öldürdü, bu da bir gerçek. Akşam üzerime çöktükçe, hava aydınlığını yitirdikçe içim korkuyla dolup taşıyor. Boğazımın sarıldığını hissediyorum bazen nefesim daralıyor. Bunun da böyle geçip gideceğine, def ettiğim belaların arasına gireceğine inanmak için yüreğimi zorluyorum. Çünkü benim hikayem bitmedi. Benim anlatacaklarım, hissedeceklerim, seveceklerim, üzüleceklerim, umacaklarım, dokunmayı umduğum hayatlar bitmedi. En azından ben böyle düşünüyorum. Fakat eğer, bana verilen sürenin sonuna geldiysek. Ben hayatı çok sevdim. Yaşamayı, nefes almayı, sevmeyi, sevilmeyi, kalplere dokunmayı, deniz kıyısında hayaller kurmayı, yeşillerin içinde hayatta oluşuma şükretmeyi çok sevdim. Hayatıma değen, hayatıma karışan herkesi, hepinizi ben tüm kalbimle çok sevdim. Umarım yersiz bir vedadır bu, ama değilse beni unutmayın olur mu? Ben hepinizi çok sevdim.



Yorumlar