UYAN, CEMRE ! BY LİON
- Cemre Delier

- 5 Şub 2023
- 5 dakikada okunur
Hayatta hep deneme, yanılma yolunu seçenlerdenim. Mart ayından beri yürüyen kişisel gelişim kitabı gibi geziyorum buralarda. Efendime söyleyeyim “Kendimizi bulalım dertlerimizi unutalım”, “Haydi hep birlikte kendimizi sevelim”, “Özgüvenimiz nirvanaya ulaştı mı, haydi!” naraları ve bilimum örnekleri. Aslında bu saydıklarım, hepimizin düştüğü bir kuyu olmakla beraber, hayatın içine karışamadığımız zamanlarda kendimiz için bulduğumuz bir yoldan ibaret. Okulum bitti, işimden istifa ettim, sevgilimden ayrıldım, birçok arkadaşımla yollarımı ayırdım, kendimi çoğunluktan izole ettim ve içime döndüm. Çünkü, sadece böyle olması gerekiyordu. Ama sen buna inzivaya çekilmek yada kendini aramak dediğinde kulağa daha hoş geliyor tabii :)) Ben bunu 3 aydır deneyen biri olarak söylüyorum ki, kendinizi kendinizde aramak yerine samanlıkta iğne arayıp yıllanmış bir deyimi çürütmeniz çok daha anlamlı olur. Düşün sen, öyle yersiz bir çaba. Bu sensin zaten, kimde kimi arıyor da ruh ve beden bütünlüğünü bozuyorsun? Kendini hayatın genel akışına bırakınca ve düzene karışmak için hazır olduğunda; Bir köpeğin başını okşarken, bir güvercine yem verirken, iki yaşlı elin birbirine tutunduğunu gördüğünde, birinin acısına ortak olduğunda, bence çoğunlukla kalbinin birinin sevgisiyle attığını anladığın o ilk anda yada hepsinden bağımsız, sadece durup denize bakarken kendinizi bulabilirsiniz. Ben son 20 yılımı sıradanlıktan çok uzak yaşadım. Başıma güzelliklerden çok mucizeler, kötülüklerden çok felaketler geldi. Sanıyorum ki, bu uçlarda yaşama tarzı benim seçimimdi, “hep yada hiç” dedim. Zor yollardan da olsa, bununla yaşamayı da nihayetinde öğrendim. Hayatımın her anında gayem, hikayeler ve insanlar biriktirmekti. Gerek iyi, gerek kötü ama yinede tamamen bana ait olan hikayelerim, benim asıl hazinem oldu. Son zamanlarda bu hazinelerimden geçinerek birçok arkamda bıraktığım kişi ve olayları güncel fikrimle değerlendirdim. Okul ve iş arasında koştururken aileme, arkadaşlarıma vakit ayırmayı bile minimal ölçüde başarabilirken, kendim için yaptığım tek şey bu koşturmanın içinde bitap düşen bedenimi her seferinde 1000 mg antibiyotiklerle bir an önce iyileştirmek ve koşuşturmaya devam etmek oldu. Bir an bile boş kalmak istemedim, çünkü düşünmeye vaktim olmasın istedim. Bu, sorunları çözmek yerine bir düğüm daha atıp üzerini örtmekten başka hiçbir şeye yaramadı. Bu yüzden bu sizlere anlattığım “kendimi bulma” süreci bana göre bu kadar uzun sürdü. Kendimden binlerce kez özür diledim. Kendimi soktuğum bütün durumlar, affetmeye kalkıştığım her kötü davranış ve haykırmam gerekirken sustuğum her an için. Sizlere anlattığım insanların hepsi birer sebepti, hissedebilmem, yazabilmem için. Onlardan bahsetmemin sebebi onlara verdiğim değerin ötesinde, bana hissettirdikleri her duyguyu saklama arzumdu. Ben bu yolda sırasıyla “Hangi sözlere asla kanmamalıyım”, “Nasıl insanlardan uzak durmalıyım” ve “ Bana yapılan hangi davranışlara tahammül etmek zorunda değilim” derslerini aldım. Bunlar çok kıymetli derslerdi. Fakat hani insanın bir şeyi yaptıkça mayası olur daha çok yapası gelir ya! Bende de öyle oldu. Düşündükçe düşünesim, kendime baktıkça bakasım geldi. Bunun sonunda yemek, içmek, gezmek, uyumak, kitaplara, filmlere, dizilere sarılmak, sosyal medyada overdose vakit geçirmek, minik bir ev hanımı olmak gibi bir konfor alanının içine sürüklendim. Halinden memnun değilsindir ama hiçbir şey de yapasın olmaz ya hani! İşte öyle bir kısır döngüye kapıldım. Yakın arkadaş çevremdeki herkes uzun ve sevgi dolu ilişkiler içerisinde Bir tane de bekar gezelim diyebileceğim biri kalmadı stoklarımda ki, tam da bu yüzden, bu konuda kendimi sorguladım da sorguladım. Böylece bu kısır döngü, sonunu göremediğim bir bataklığa dönüştü benim için.Bugün size bu döngüyü kıran ve beni uyandırıp o bataklıktan yer yüzüne çeken bir dostumdan bahsetmek istiyorum. Ona liondiyelim. Kendisiyle 3. Senemize yaklaşan bir tanışıklığımız var. Dostluğumuz demiyorum, çünkü bu 3 yılın, ilk 2 senesini birbirimize alenen düşman olarak geçirdik. Tanıştığımız yer iş yerimiz olduğu için, aramızda arkadaşlıktan önce bir rekabet oluştu. Mütevazi olamayacağım, işimde çok iyiyim. Bu yüzden kolay kolay kimseyi kendime rakip olarak görmem. Amalion maalesef ki, çok iyiydi. Benden 1 ay sonra başladığı işte neredeyse önüme geçiyordu. Önce onu elimin altına alıp kontrolümde tutmaya çalıştım, baktım olmuyor türlü stratejik hamlelerle oyun dışına ittim. Manipülatif bir yanım var ne diyebilirim ki… Ben bütün bunlarla uğraşırken, onun yaptığı tek şey, saygı ve sevgisiyle benimle arkadaş olmaya çalışmaktı. Ben, benimle savaşması için ne kadar tahrik edersem edeyim bana karşılık vermedi -verdiğinde cevabını aldı :):):) – Sonra geçirdiğim kazada neredeyse her hafta elinde çiçeğiyle ziyaretime geldi. Bana hep güç verdi, en zor günlerimde bana “gercek dost nasıl olunur?”, beni her seferinde daha çok utandırarak gösterdi. Ben bir insanın şiddete başvurmadan, tek bir kötü söz söylemeden yerin dibine nasıl sokulabileceğini ondan öğrendim. Beni, ona yaptığım her şeye rağmen hep iyi niyetiyle ezerek, düşman değil, dost olduğunu gösterdi. Bir erkeğin ve bir kadının ne kadar iyi dost olabileceğinin en güzel örneği olduk. Beni, benden iyi tanıyan dostum lion. Bu içine çekildiğim zinciri kıracak konuşmayı yaptığında birçok anlamda kaybolmuştum. O, hiç gocunmadan eski dönemlerde onu ezmek pahasına bile olsa ne kadar güçlü bir savaşçı olduğumu hatırlattı bana. Bütün bu beni dirilten konuşmasını “Uyan artık cemre!” Diyerek bitirdi. İrkildim. Uyurken, uyuyor olduğunuzu fark edemiyorsunuz. Onun ard arda sıraladığı cümlelere cevap vermedim, bütün gece gökyüzünü izledim. Sabah kalktım, duşa girdim, kahvaltımı yaptım, iş kıyafetlerimi giyindim, kuaföre gittim hazırlandım, sonra 3 adet Cv bastırdım ve aracıma atlayıp her nerede yüksek bir enerji hissediyorsam oraya gittim 3 iş görüşmesi yaptım o gün. Her birinde, öncekinden daha emin konuşuyordum kendimden. Biriyle görüşmem tam 1 saat 15 dakika sürdü.Bedenim ve zihnim öyle yorgundu ki, bu defa fiziksel bir uykuyu hak etmiştim. Ama ben hemen yazmaya başladım. Bu, asla kaybetmemem gereken bir duyguydu çünkü. Lion’un söylediği o iki kelime ve beni o iki kelimeyi idrak edecek yere getiren geçirdiğim 3 ay. Geçirdiğim bu zaman, benim 20 senedir kendimle geçirdiğim en kaliteli vakitti. Ve bunun için çok mutluyum. Ruhum, bedenim, zihnim dinlendi. Ama ben bu kadar değilim. Ben hayatın içinde, en yoğun noktasında, en haraketli anlarında aktif olduğum zaman ben’im. Ben çalışıp ürettiğim, her an öğrendiğim yerlerde ben’im. Ben denedikçe öğrenen, bu acı tatlı tecrübeleri arka cebine koyup, tekrar denemekten korkmadıkça ben’im. Ben kişilerden çok, hislerin peşinden koştukça ben’im. Ben canımı yakan her şeye gülümsedikçe, ve lion’un bana öğrettiği gibi bana taş atan herkese çiçek attıkça ben’im. Bu hayattaki en büyük şansım hayatım boyunca çok kıymetli insanlarla tanışmış olmamdır. Hayatıma hiç ummadığım şekilde yön veren, her sohbetimizde kendisine duyduğum derin saygı ve hayranlığı pekiştiren çok değerli bir yöneticim bana ilk sohbetimizde “Sen kimsin” demişti. Bu basit soruya, bir türlü beni tatmin edecek bir cevap bulamamış olmak beni neredeyse çıldırtacaktı. Çoğu insanın kendine emeklilik yaşlarına kadar sormadığını fark ettiğim bu sorunun, nihayetinde cevabını bulmuş olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. Burdan sonrası hep hayalleri fiile dökme gücüme kalmış. Görüşmeye gittiğim 3 şirketten de olumlu cevap aldım, ki bu gercekten hiç beklemediğim bir sonuçtu. Aralarından bir seçim yaptım ve hayata tekrar karışmak, hayatın içinde her gün kendimi yeniden keşfetmek ve ideallerim doğrultusunda emin adımlarla yürümek için uzun bir yol açıldı önümde. Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek! Bak, yaz geldi, Her şey çok güzel olacak. Bitirirken, teşekkür etmek istiyorum. Sevgili dostum lion, bana ayağa kalkmam için gereken, benim bile bilmediğim o sihirli sözleri sıraladığın için, koşulsuz şartsız yaptığım her şeyi desteklediğin ve yanımda olduğun için öyle şanslıyım ki! İyi ki varsın, hep yanımda kal ve çok mutlu ol, bunu senden daha çok hak eden çok az kişi gördüm. Bu arada ben zaten hep yanındayım. P.s: Lion, ektedir.



Yorumlar